Başarmanın Mutluluğu

Öğretmen demek, okuyan, tazelenen ve hep yeni yeni bilgiler sunan faziletli insan demektir. Okudukların en güzellerini öğrencilerine de tanıtan ve tavsiye eden bilge kişidir. Hangi bilgiyi nerede bulacağının metodunu veren kişidir.

Bu öğretmeni arıyoruz şimdi!

Bir zamanlar azıcık yetkim vardı. Sabahın alacakaranlığında haftada iki konu hazırlayarak sunardık öğrencilerimize uzatmadan. İlgiyle dinlerlerdi. İmam Hatip deyince, İslam denince, dava denince, devlet ve medeniyet denince, ümmet denince gözleri pırıl pırıl parlardı gençlerin.

Kendilerine çok şeyler borçlu olduğumuz öğretmenlerimizden bilmem hangisi, ilk defa tavsiye etmişti de okumuştuk o güzel eseri. Yıllar sonra yeniden ele aldığımda, bir de baktım ki, yazarının da tavsiye ettiği gibi, çok yerlerinin altını çizmiş, hatta "Çalışma hayatının ve umumiyetle muvaffak olmanın kanunları" başlıklı beşinci bölümünü özetleyerek not almışım.

Bu notları, "belki yıllar sonra beni de hayırla anarlar, inşaallah faydalı olur" ümidiyle, öğrencilerime sabah okulumuzun önünde, düzenli, tertipli sıra olan yaklaşık iki bine yakın öğrencilerime okumak istedim. Ama önce okul kantinine giderek üç çikolata aldım. Allah’ım aklıma güzel bir fikir düşürmüştü.

Kürsüye, mikrofon başına gelirken hayırlı ve faydalı bir iş yapmanın heyecanı sarmıştı benliğimi baştanbaşa. Dedim:

-Gençler, sizlerle baş başa bir konuşma yapalım istiyorum. Bazı notlar okuyacağım daha doğrusu. Bu notlar siz gençlerle baş başa yapacağım bu konuşmamın bu başlangıç sözlerinde adı geçen bir kitaptan alınmıştır. Bakalım çağrışım yaptırdı mı? Bu kitabın adını bilene işte şu çikolatalar var. Evet, cevap bekliyorum.

Çok beklemeden bir ses yükseldi:

-Hocam, Ali Fuad Başgil'in "Gençlerle Başbaşa" kitabı.

Sevinçle hediyesini attım. Bir ses daha ve hediyesi derken artık herkes duymuştu, kalan birini de herkese attım ve notlarıma geçtim. İşte ondan küçük bir bölüm:

"Çalıştığın bir iş (bir ders, bir kitap, bir yazı) üzerinde herhangi bir güçlüğü yenmeden bir adım bile gerileme ve bil ki, yılgınlık maskeli bir tembelliktir. Gene bil ki, çalışma sevgisi güçlükleri yenmeden doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten hâsıl olan manevi zevk, eşsiz bir zevktir. Emin ol ki harpte zafer ve işte muvaffakiyet yılmayanındır. Sebat önünde güçlükler erir ve imkânsız görünen mümkün olur."

( Prof. Ali Fuat Başgil, Gençlerle Başbaşa, Yağmur y. 8. baskı s.62.)

O günlerimi ve o sevgili öğrencilerimi şimdi çok özlüyorum! Evet, kitaplarımla baş başayım. Doyasıya okuyor ve yazıyorum. Yer yer imkan ve fırsat buldukça anlatıyorum. Sosyal medyada canlı yayınlar yapıyorum. Ama öğretmenlikteki o hazzı, öğrencilerin gözündeki o sevinci ve pırıltıyı buralarda göremiyorum.

Ne olurdu şimdi bir öğrenci olarak yeniden okula başlama imkânımız olsaydı!

Ey öğretmenler ve öğrenciler, içinde bulunduğunuz nimet ve imkânların kıymetini iyi biliniz! Zira insanın bir gaflet ve nankör tarafı da vardır, elindekinin kıymetini bilmeden istikbale bakar ve elde olmadığına üzülür. Aman aldanmayınız!