Bir zamanlar İmam hatiplerde o kadar teveccüh vardı ki, okulda yer kalmadığından öğrenciler sınavla alınır, kazanamayanlar ağlayarak dönerdi.
Kahramanmaraş İmam Hatip Lisesi eski müdürü İsmail Abken Hocamızın gözyaşları içinde şunu anlattıklarını bizzat dinledim.
“Adam, kaydedemediğimiz öğrencisi elinde aşağıda bekliyor ve gitmiyordu. Nihayet adam daha fazla eziyet çekmesin diye indim aşağıya ve:
- Amca, elimizden hiçbir şey gelmez. Maalesef yerimiz yok. Alamayız bu çocuğu. Boşuna burada bekleme. Bizim de içimiz parçalanıyor ama elden ne gelir?
Adam yaşlı gözlerle baktı bana ve:
- Hocam, bu çocuğu sen almazsan, ben de bunu liseye verirsem, o da orada beynamaz biri olursa, bir din düşmanı olursa, bunun hesabını sen nasıl vereceksin, ben nasıl vereceğim?
Adamın sözlerinden ben de etkilendim. Şimdi ikimiz de ağlıyorduk.
Sonra ben kalktım ve adama:
- Sen haklısın amca. Bunun hesabı verilemez. Git kaydettir çocuğunu, dedim.
Odama geçince ilgili muavini çağırdım. ‘Gelen herkesi alın, hiç kimseyi geri çevirmeyin’ dedim.
Sonra gittik, bir başka okulun bir katını kiraladık ve orada okuttuk.”
Bilenler bilir, yetiştirme yurdundan kiralamışlardı o katı. Ben Yüksek İslam’da talebeydim o zamanlar.
Şimdi şehrimizde yirmiden fazla İmam Hatip Ortaokul ve Lisesi var. Binaları çok güzel. Sınıf mevcutları ideal. Öğretmen kadroları tam. Ama merak ediyorum, o heyecan, o ürperti, o gözyaşı hala var mı?