Ahmet Bey baştan beri ihlaslı ve samimi, sakin ve huzurlu
bir yazarımızdır. Müstakim bir duruşu vardır. Doğru bildiğini yazar, menfaatini
değil, davasını düşünür. Eleştirecekse sözünü sakınmaz ama nazikçe söyler. İşini
yaparken dünyalık menfaati gidecekmiş, bazı sevenlerini kaybedecekmiş, buna
bakmaz. Hakkın hatırını halkın hatırına değişmez. Kaç defa bunun imtihanından
başarı ile çıkmıştır.
Son zamanlarda “Yedi Güzel
Adam” Kahramanmaraş’ın sanki sembolü oldu. Aynı isimde çekilen dizi de katkı
sağladı buna. Çok sevindik. Maraş’ımız adına iyi bir gelişmedir. Üstelik bu “yedi
güzel adam” gerçekten güzeldirler. Bizim insanımızdır çünkü. Yerlidir,
millidir, Müslümandır.
Ancak bir endişem var; inşallah
bazıları buradaki “yedi” rakamını “hasr” için anlamaz da, “sanki Maraş’ta topu
topu yedi tane adam varmış” gibi çok ama çok yanlış bir zihin kaymasına saplanmaz.
“Yedi Güzel Adam” sadece bir
çiçeğin yapraklarıdır Kahramanmaraş’ta. Bir çiçeğin yedi güzel taç yaprağı.
Oysa o çiçeklerden ne ormanlar var Kahramanmaraş’ta. Dün de öyleydi, bugün de
öyledir.
Örnek mi?
Girin “Maraş Meşhurları”
kitabına internetten, ya da “Maraşlı Yazarlar Şairler” kitabını okuyun,
göreceksiniz.
Evet, Maraşın sadece son yüzyıllık tarihinde yedi
değil ben diyeyim yetmiş siz deyin yedi yüz güzel adamlar var. Bunlar gözardı
edilir de bu sayı sadece bir edebiyat grubuna verilirse, Maraş’a da, Maraş’ın
güzel adamlarına da haksızlık olur. Üstelik yersiz ve tatsız kimi sorular ve
itirazlar da çıkarabilir. Buna malum “yedi güzel adam” dahi razı olmaz.
Bugün her Maraşlının hafızasına kazılmış yakın tarihte
Hakka yürüyen Hafız Ali Efendi, Muhammed Hilmi Efendi, Abid Efendi, Müderris
Ali Efendi, Abdullah Yiğitalp Hoca Efendi, Hakkı Hoca, Sandalzade Hoca,
Zekeriya Hoca, Ali Sezai Efendi, Vezir Fakı, Abdullah Edip Güvenen Hoca Efendi,
Ali Parlak Hoca Efendi vs. gibi ilk akla gelen ilim ve gönül adamları vardır.
Daha bunların yanında nice bir mücahit gazileri,
kahraman şehitleri, mahir ustaları, hattatları, şairleri, musikişinaslar vs.
vardır. Bir o kadar da halen yaşayan güzel insanları zikredecek olursak,
hamdolsun Maraş’ta “güzel adamlar” maşallah saymakla bitmez.
O yüzden sadece "yedi güzel adam" demek,
sadece bir “sembol”, bir “demet”, bir “birliktelik” demektir.
* * *
İşte o örneklerden birisi de Ahmet Taşgetiren Beyefendidir.
Neden Ahmet Taşgetiren
Beyefendiyi öncelikle dile getirdik?
Bunun bir sebebi var, ama
biraz üzücü olduğu için zikre değer bulmuyor ve devam ediyoruz. Maraş’ımızın
Medar-ı İftiharlarından birisidir Ahmet Bey.
Bütün iyi niyetimiz ve davamız adına deriz ki, onu iyi takip etmeli, yazılarını, kitaplarını
okumalı, okutmalıyız. Alıp hediye etmeliyiz eserlerini gençlerimize.
Neredeyse otuz yıl yakındır
(Ocak 2015 sayısı 347. sayıdır) Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptığı, onca yıla
rağmen heyecan ve kalitesini kaybetmeyen, belki artıran muhteşem “ALTINOLUK”
dergisini ve ek dergi ve kitap gibi hediyelerini takip etmeliyiz mesela. Abone
olmalıyız, hatta malî gücümüz varsa kimi gençler, kütüphaneler, dernek ve vakıf
salonları için de abonelikler düzenlemeliyiz. Bütün dergi ve ekleri ümmete
bilgi, kültür ve şuur veren yazılardır. Bir Müslüman kardeşiniz olarak tavsiye
ederim. Bütün emek ve çaba sahiplerini dahi düşünmeli, değerlendirmeli,
desteklemeli, böylece sesimizin daha gür çıkmasına, varlığımızın dünyayı daha
ağırlıklı etkilemesine sebep olmalıyız inşallah.
Ahmet Taşgetiren Beyi okuyan, düşünen ve
yazan birisine tanıtmamıza gerek var mıdır, bilemiyorum. Ben en azından ona
olan hürmet ve muhabbetimizi arz için yazmak isterim. Ahmet Bey baştan beri
ihlaslı ve samimi, sakin ve huzurlu bir yazarımızdır. Müstakim bir duruşu
vardır. Doğru bildiğini yazar, menfaatini değil, davasını düşünür. Eleştirecekse
sözünü sakınmaz ama nazikçe söyler. İşini yaparken dünyalık menfaati
gidecekmiş, bazı sevenlerini kaybedecekmiş, buna bakmaz. Hakkın hatırını halkın
hatırına değişmez. Bu yüzden yeri gelince Recep Tayyip Beyi de eleştirir,
yazısını yayınlamayan Yeni Şafakın Başyazarlığından da istifa eder. Yeri
gelince en güçlü zamanında bile Fethullah Güleni eleştirir, doğruları yazmak
imkanı kalmayınca Bugün gazetesinde olduğu gibi yazmayı bırakır ve çeker gider.
Dünyalık kaygısı çekmez, nemelazımcılık yapmaz. Gerçeklere kör ve sağır
kesilmez.
* * *
Malum, Müslüman Allah için sever, meşrep için, hizip için,
cemaatçilik için değil. Biz de onu Allah için seviyor, ümmet için çaba ve
gayretlerinden ötürü hürmet ediyoruz. Sırf kendi cemaatinden değildir diye bir
insanı sevmemeyi, emeğini görmeyenleri, hakkı bildikleri halde teslim
etmeyenleri kınıyoruz. Allah Teâlâ onları da bizi de ıslah eylesin.
Belaların ve imtihanların çetin örs ve çekicinden geçerek
bir gün hakikatlere ulaşabilecek olanlar, ihtimaldir ki maziye bakarak geç
kalışlarına çok hayıflanacaklar, bilerek veya bilmeyerek incitip kırdıklarından
çok utanacaklardır. Bir yufka gönül taşır da itiraf ederler mi, yoksa o vicdan
azabıyla mezara girerler mi, bizi çok da ilgilendirmez, ama hadi söyleyelim, o
da kendi kalitelerine kalmış bir iştir.
Biz sevgili Ahmet Taşgetiren Beyi Allah için çok seviyoruz.