"İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel
bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki
candan bir dost olur." (Fussilet, 34)
Rasûlullah (sav) buyurdular:,
"Gerçek babayiğit, güreşte rakibini yenen değil,
öfkelendiği zaman nefsine hâkim olabilen kimsedir." (Buhârî, Edeb, 102;
Müslim, Birr, 106-108)
Mevlana Hazretleri şöyle der:
"Lûtuf merhemi ol: inciten diken olma! Kimseden bir
kötülük gelmesini istemiyorsan: kötü sözlü, kötülük öğreten, kötülük düşünen
olma! Her hâlinle amel-i sâlih içinde ol."
İçerisinde birçok hikmetli söz ve hikâyeler ihtivâ eden
Bostan adlı eserinde Şeyh Sâdî-i Şîrâzî de şöyle anlatır:
"Bir kişinin merkebi çamura batmıştı. Ne kadar gayret
sarf ettiyse bir türlü hayvanını battığı yerden çıkaramadı. Bu esnada da
gökyüzünden sicim gibi yağmur yağıyor, soğuk hava ise ilikleri donduruyordu.
Bütün bunlara ilâveten bir de yavaş yavaş üstüne çöken karanlık içerisinde
kalan adamcağız, çok müteessir ve muzdarip bir hâldeydi.
O kişi, bu dert ve acı içerisinde sabaha kadar kötü sözler
söyleyerek etrafa lânetler savurdu. Öyle ki, dilinden ne dost kurtuldu ne
düşman, ne ahâlî kurtuldu ne de sultan..."
Olacak bu ya, adam böyle sövüp saymakta, etrafa lânetler
savurmak iken padişah oradan geçti. Durumun farkında olmayan adam, uygunsuz ve
haddi aşan sözlerine devam etti. Pâdişâhın bu sözleri işittiğini anladığında
ise adamcağız, mahcûbiyetten sanki yerin dibine girdi. Bu mahcûbiyetle ne cevap verebildi ne de özür dileyebildi.
Pâdişah buna çok kızdı ve etrafında bulunanlara hiddetle:
"-Eşeği çamura batmışsa benim suçum ne? Ben batırmadım
ya! Benden ne istiyor, bana niçin kötü söz söylüyor?" dedi.
Beraberindekilerden biri pâdişâha:
"-Padişâhım, hemen boynunu vurdurun! Dünyadan nam ve
nişânı kalksın!.." dedi.
Büyük pâdişah, gönlünde çağlayan ilâhî rahmetle düşündü,
taşındı. Baktı ve gördü ki adam, içine
düştüğü dert dolayısıyla mihnet içinde bunalmış, eşeği de çamura
batmıştır.
Zavallı adamın hâline acıdı. Kaba ve uygunsuz sözlerinden
kabaran öfkesini yuttu. Bununla da yetinmeyip tuttu, ona altın, at ve kürklü
kaftan ihsân etti. Zira pâdişah biliyordu ki: "Öfke zamanında merhamet, en
güzel şeydir."
Bu hâdiseyi duyan biri o ihtiyara:
"-Ey akılsız ihtiyar, ölümden nasıl kurtuldun,
hayretteyim?" diye sordu İhtiyarsa onun bu suâline şöyle cevap verdi:
"-Sus! Ben o sırada çok elemli idim. O dert de aklımı
başımdan almıştı, yani kendime mâlik değildim. Bu sebepten ben, bana yakışmayan
bir şey yaptım. Pâdişâha gelince, o sultânımız da kendisine yakışanı ihsan ve
ikrâmı yaptı."
İşte, Cenâb-ı Hakk'ın ilâhi af ve mağfiret deryâsına tâlip
mü'min bir yüreğin, her hâlükârda taşıması gereken bir fazîlet... Yani
kendisine nâhoş hareket ve işlere aynıyla değil, bilâkis İslâm'ın gerektirdiği
bir güzellik içerisinde mukâbelede bulunmak..." (Bkz. Osman Nûri Topbaş,
Gönül Yolculuğumuz, Erkam Yay.)
Kitap İnsan Ve İtibar
Muhabbetin Meyvesi
Peygamberimizin Bir Gecesi
Yolculuk Nereye?
Tasavvufu Tanıyalım
Şeyh İle Sahtekârı Fark Etmek
Ah Milletim Ah…
Kitap Mukaddestir
İlim Adamı
Alim Ve Kitap
Darbeler Ve Yakılan Kitaplar
28 Şubat ve İmam Hatipler
İlmî İhtilaftan Korkmuyoruz
İslam'ın Serüveni
Helal Yemek
İdeal İnsan
Birliğimizi Büyütelim
Ahirete Hazır mısını?
Kurtulanlara Ne Mutlu
Kirlenmeme
Sevapları Korumak
Abdestin Ehemmiyeti
Şükür
Kabir Ve Kabir Azabı
Riyâkârlar
28 Şubatı Hatırlar mısınız?
Çalışmanın Fazileti
Engin Gönüllü Olmak
İlla Edep
Allah’ın Sevdiği Kullar
Kadere İman
Nefis Ve Takva
İstikamet Ve Ehli
Yeni yılınız mübarek olsun
Örneklerle Allah Korkusu
Kurban Kesme Âdâbı
Nefsin İhtirasları Ve Tasavvuf
Rehabilitasyonun Mânevîsi
Bir Toplumda Yaşıyorsak
Selefe Saygı Gereği
Birliğimizi Büyütelim
Niçin Herkese Askerlik Biliyor musunuz?
Namaz Sevgisi
Davet Tebliğ İrşat
Bayram Coşkusu
Maksadımız Ne?
Hoş Geldin Orucum
İhsan İmanın Özüdür
RASÛLALLAHA İMAN SEVGİ VE İTAAT
Kapitalizm Ve İslâm
Şükür
Tövbe Edeni Allah Sever
İhlâs Ve Bereket
Tevazu Gereği
Hüsnüzan
Tevâzû Ve Mahviyet
Cömertlik ve Îsâr
Zikir Herkese Gerek
Kendimizden Başlayarak
Sohbetlerde Denge
Hidayet Doğru Yolda Yürümek
Kendimize Bakalım
Rıza