İltifat, birisine lütufla hareket etme, güler
yüz tatlı dil gösterme, hatırını sorma, iyi davranma demektir. İlgi gösterme,
rağbet etme manalarına da gelir. Malum, iltifat, samimi oldukça iyidir,
faydalıdır, iyiliğe teşvik edicidir. O yüzden “marifet iltifata tabidir, müşterisiz
meta zâyidir” denilmiştir. Gerçekten de kişilerin başarıları takdir edildiği ve
karşılığı verildiği müddetçe daha iyi sonuçlar elde edilir ve başarıların
devamı sağlanır. Hem o adamın kendi marifetini söylemesi gibi fahr ve övünme
sayılabilecek nahoş huylardan da kişiler kurtarılmış olunur. Bir batılı
“herkesin dalkavuğa ihtiyacı var” derken zannedersem yerinde iltifat edilmeyi
kastetmişir. Beceri ve başarıları ödüllendirmek gerekir.
Yine düşünün ki, çok kaliteli bir mal üreten
kişi, eğer o mala alıcı bulamıyorsa, başarısının çok bir anlamı yoktur.
Kişilerin yararına kullanılmayan başarılar devamlı olamaz. Biz birçok kitap
yazdık, ama uzun müddet bastıramadık. Elimizde biriken kitaplara bakarak,
“acaba bunun yerine daha faydalı bir iş mi yapsak? Zamanımızı okumak ve ibadet
etmekle mi geçirsek?” diye düşündüğümüz oldu. Sonunda “Alimin Önderliği”
kitabımızda genişçe yazdığımız gibi, bastıramasak da yazmak gerektiği kanaatine
vararak yazmaya devam ettik. Siz bunları okuyorsanız, bu kitap da basılmış
demektir. Her yazar evladı mesabesindeki kitabını eline alarak okşamak ister.
Faydalı olduğunu görmek ister.
Uyumlu olmak da böyledir. Yağcılık ile
yumuşaklık, uyumluluk, esneklik, müsamahakar ve toleranslı olma arasında çok
fark vardır. Birinde samimiyet vardır ve iyi huydur, diğerinde ise hile,
aldatma, yalan ve menfaatçilik vardır. Uyumlu olmak, toplum için barış ve huzur
sağlar. Müdâhene insanlara yaranmak, basit menfaatler elde etmek gibi ahlâk
dışı sebeplerle onlara karşı aslında içlerinde sakladıkları gerçek niyetleriyle
çelişen ve ikiyüzlülüğü ifade eden bir terimdir. Fakat zamane adamlarının bunu
istediğini, bunu ödüllendirdiğini, kendi köşesinde ilim, kültür ve sanat üreten
insanları görmezden geldiklerini hep yaşıyoruz. Hayatın bir imtihan olduğunu
bilen ve nazarını Yüce Yaratıcıya çeviren olgun insanlar bu şuursuzluklardan
çok etkilenmezler. Ama ondan mahrum olanların zaman zaman kırılıp
gücendiklerini ve marifetlerini terk ettiklerini de görüyoruz.
WebDevelopper © 2018 - Dizayn ve Kodlama GkyKrkc