Sevme

Hiç şüphesiz Allah’ı bilip de sevmemek mümkün değildir.  Çünkü insanlar kendilerine iyilik ve ikram yapanları severler.  O yüzden “bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” ve insanlar bu hatırı sayarlar. 

 

Ya bütün evreni kendileri için yaratan ve emirlerine veren, can dahil her nimeti kendilerine beleş bahşeden Allah nasıl sevilmez? İnsanlık damarı kurumamış birisi için böyle bir nankörlük düşünülemez.

 

Nankörlük, yani küfra-ı nimet ile kafirlik, aynı kökten türetilmiş iki kelimedir. O yüzden Allah Teala “İnananlar, en fazla Allah’ı severler”(Bakara,165) buyuruyor. Çünkü ”Allah onları sever, Onlar da Allah’ı severler.”(Maide,54) Kişinin kendisini seven ve kayıranı, koruyup kollayanı sevmesinden daha doğal ne olabilir?

 

Zaten insana sevmek için kalp veren ve içine o sevgiyi koyan da Allah değil midir?(Hucurat,7. )

 

Bu sebepten ötürü eğer insan yaratılıştan sevgi duyduğu ana babasını, çoluk çocuğunu, eşini akrabasını, evini barkını, malını mülkünü, işini aşını Allah’tan, Resülünden, onlar yolunda çabalamaktan daha çok seviyorsa, azabı hak etmiştir ve doğru yoldan sapmıştır. Onu, insanın iliklerine  işleyecek ve titretecek bir uslupla bizzat Allah tehdit ederek uyarıyor. Tevbe suresinin 23 ve 24.  ayetlerine lütfen bir kere daha bakalım:

 

 

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُٓوا اٰبَٓاءَكُمْ وَاِخْوَانَكُمْ اَوْلِيَٓاءَ اِنِ اسْتَحَبُّوا الْكُفْرَ عَلَى الْا۪يمَانِۜ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ قُلْ اِنْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ وَاَبْنَٓاؤُ۬كُمْ وَاِخْوَانُكُمْ وَاَزْوَاجُكُمْ وَعَش۪يرَتُكُمْ وَاَمْوَالٌۨ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَـهَٓا اَحَبَّ اِلَيْكُمْ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَجِهَادٍ ف۪ي سَب۪يلِه۪ فَتَرَبَّصُوا حَتّٰى يَأْتِيَ اللّٰهُ بِاَمْرِه۪ۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِق۪ينَ۟

 

 

"Ey iman edenler! Şayet inkârı imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi dahi dayanıp güvenilecek dostlar edinmeyin. İçinizden kimler onları dost edinirse, işte kendilerine kötülük edenler bunlardır.

 De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez."(Tevbe 23-24.)

  

Sevgili Peygamberimiz de bir çok hadislerinde, Allah’ı sevmenin olgun bir mü’min olmanın ve imanın tatlılığını tatmanın şartı olduğunu bildiriyor ve kendileri de sürekli şöyle dua ediyorlardı: ”Allah’ım! Senden sevgini, seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine ulaştıracak ameli istiyorum.  Allahım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden, malımdan ve susuza soğuk sudan daha sevimli kıl!”(Tirmizi,Deavat,72)

 

Allah’ı sevmenin yolu, yine Allah tarafından Kur’an’da  gösterilmiştir:

 

 

De ki,”eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.

 

 

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ 

 

"De ki: "Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir."”(Al-i İmran, 31).

 

Evet, Resulullah’ın sunduğu dini samimiyetle yaşamadan “ ben Allah’ı seviyorum” demek, boş bir iddiadır. Delilsiz dava kazanılmaz. Allah’ın ayeti ortada dururken fazla söze ne hacet!  

 

Bu ayet aynı zamanda “iyi güzel, biz Allah’ı seviyoruz da, acaba Allah bizi seviyor mu?” sorusunu soran veya içlerinde bunun endişesini duyanlara da bir cevaptır.  Daha fazla cevap arayanlar, yine Kur’an’a başvurmalıdırlar.  Zira orada Allah, kimleri sevip, kimleri sevmediğini açık seçik anlatmıştır. Bunları ve Allah’ı canından çok sevenlerin söz ve hikayelerini anlatamamanın acısını içimde duymakla beraber kısa kesiyor ve Efendimizin o müthiş duasını tekrarlıyorum içimden.