Anayasa

Anayasa

Bizim tarihimizde ilk anayasa çalışması Peygamberimizin Medine’ye hicret ettiğinde orada yaşayan Müşrik Araplar ve Yahudilerle yaptığı anlaşma Kabul edilir. Bu anlaşma yazılı olduğu için aynı zamanda dünyanın ilk yazılı anayasasıdır ve çok şükür elimizdedir.

Bu metni 50 maddede özetlemek mümkündür. Bu metinle Müslümanlar fiilen devletlerini kurmuşlardır. Gayr-ı müslimler dinî ve hukuki muhtariyete sahiptiler. Anlaşmazlıkta son çözüm, Allah Resulü idi. Kendi aralarında muhtar olan kesimler, Medine’yi müşterek savunmak borcunda idiler.

Bir İslam anayasının en önemli özelliği, kanun koymada yetkinin Allah ve Resulüne verilmesidir. Kanunlar Kur’an ve Sünnete dayanır. Bunlara aykırı kanun konulamaz. Devlet belli bir irk, soy ve dil esasına göre değil, İslam İlkeleri üstüne inşa edilir. Devletin vazifesi İslam’ı icra ederek onun amaçlarını gerçekleştirmektir. Müslümanlar tek millettir ve onun menfaat ve maslahatlarından devlet sorumludur. Yargılanmadan kimse cezalandırılamaz. Devlet başkanı akıllı, bilgili, işini görecek kadar sağlıklı ve erkek olmalıdır. Devleti halife, yani devlet başkanı yönetir. Ancak dilerse yetkilerinin bir kısmını bazı fert veya kurumlarla paylaşabilir.

Halife hukuka bağlı kalmak zorundadır. Değilse, azledilir. Bu azli, onu seçenler yaparlar. Burada esas olan çoğunluktur. Yargı, mahkemeler aracılığı iledir. Yargının yürütme ve yasamadan bağımsız çalışmasını sağlayacak koruyucu esaslar alınır. Temel insan hakları geçerlidir. Ancak devleti ve milleti yıkacak, fesada verecek, iç barışı bozacak, halkı kin ve nefretle birbirine kırdıracak fikir ve faaliyetlere izin verilemez.

“Güçler ayrılığı” ilkesine bağlı olarak bir devletin Anayasa'sında yasama, yürütme ve yargı organları ile kimi kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetkileri düzenlenmiştir. Bizde de şu anda yürürlükte olan sistemde başkentten yönetilen idari sisteme merkezi yönetim denir. Merkezi yönetimin başında cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar kurulu bulunur.

Devlet, yönetme görevini; yasama, yürütme ve yargı organları ile gerçekleştirir. Her konuda hukuka bağlı bir devletin bazı kurumları mutlaka bulunmalıdır. Çağımızda üzerinde çok durulması gereken bu kurumlar, kısaca anayasa ve kuvvetler ayrılığıdır.

[1]

Devlet kurumlarının yetki ve sorumluluklarını belirleme hususundaki temel esaslar anayasada gösterilir. Anayasalar, hukuk devletinin garanti belgeleridir. Hiçbir kişi ve kurum, onun belirlediği sınırları aşamaz. Bir İslam devletinde de durum böyledir. Bu anlamda bizde Kur'an, anayasa işlevini görmüştür.

Evet, güçler ayrılığına özen gösteren İslamî bir anayasada da devlet organları yasama, yürütme ve yargı olarak çeşitli yetkilerle düzenlenmiştir.

[2]

Her yetkinin özel bir alanı vardır. Oraya dışarıdan müdahale yasaklanmıştır. Kuşkusuz bunun aksine bir durum, bütün kuvvetlerin bir elde toplanması demektir. Bunun sonucu ise karmaşa veya kanunsuzluk olacaktır.

[3]

 [1] M. Faruk en Nebhan, İslam Anayasa ve İdare Hukukunun Genel Esasları s. 25-26

[2]

Siret Ansiklopedisi, 1/392-394,412-414. Krş. Zuhayli, a.g.e. 8/388; Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku, 1/103-105

[3]

Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku, 1/103-105