İlmihal Ve İlmihaller

İlmihal, temel dinî bilgileri içeren el kitaplarının genel adıdır. Sözlükte ilm-i hâl “davranış bilgisi” anlamına gelir. Belki de ilmihal şu sorunun toplu bir cevabıdır: “Şu anda içinde bulunduğum halim, durumum bana dinim açısından neyi bilmemi ve yapmamı gerektirir?” Bu yüzden onun için “inanç, ibadet, muâmelât (günlük yaşayış), ahlâk konuları, yer yer büyük peygamberler, ayrıca Resûl-i Ekrem’in hayatına dair özlü bilgileri içeren el kitabıdır” da diyebiliriz.

İlim öğrenmenin her müslümana farz olduğunu bildiren hadisteki (İbn Mâce, “Muķaddime”, 17) “ilim” kelimesi “ilm-i hâl” olarak yorumlanmış ve bunun kapsamına iman, namaz, oruç, helâl ve haram gibi temel bilgilerin girdiği belirtilmiştir.  İlmihaller genellikle halk için temel konularda özlü bilgiler ihtiva eden, dili sade, anlatımı basit, hatta ezberlenmeye müsait eserlerdir. İlmihal geleneği önce, Arapça yazılmış bazı eserlerin Türkçe’ye çevrilmesi ve eksik görülen kısımların tamamlanmasıyla başlamıştır. “İlmihal” adının kullanıldığı ilk kitap ise XVI. yüzyıldan sonra yazıldığı tahmin edilen ve zamanımıza kadar etkisini sürdüren Mızraklı İlmihal’dir (İstanbul 1258; Latin harfleriyle, İstanbul 1989, haz. İsmail Kara). Mızraklı İlmihal’in sıbyan mekteplerinde, camilerde, köy odalarında ve evlerde yaygın olarak okunması sebebiyle halkın din anlayışını etkilediği bilinmektedir. Bu yüzden, modernleşme döneminde adı zikredilerek çokça tenkide konu olmuştur. Daha sonra kaleme alınan Kadızâde İstanbûlî’nin Cevhere-i Behiyye-i Ahmediyye fî şerhi’l-vasıyyeti’l-Muhammediyye’si de (İstanbul 1241) ilk ilmihaller arasında gösterilir. Tanzimat’tan sonra açılan okullarda din derslerinin programda yer almasıyla birlikte ilmihal kitaplarının yazımı hız kazanmıştır.

Cumhuriyet döneminde de ilmihal yazımı, din eğitimi ve özgürlüklerin seviyesine göre bir gelişme sürdürmüştür. Ahmet Hamdi Akseki, İslâm Dini (Ankara 1933); Numan Kurtulmuş, Yeni Âmentü Şerhi (İstanbul 1943); Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali (İstanbul 1947); Mustafa Âsım Köksal, İlmihal (Ankara 1954) bu dönemin ilk eserleri sayılır.

Daha sonra Ali Fikri Yavuz, Geniş İslâm İlmihali-İslâm Fıkhı ve Hukuku (İstanbul 1977); Süleyman Ateş, Muhtasar İslâm İlmihali (Ankara 1975, Yeni İslâm İlmihali, Ankara 1979); Celal Yıldırım, Hanefî ve Şâfiî Mezheblerine Göre Büyük İlmihal (İstanbul 1976); Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm İlmihali (İstanbul 1991) kitapları bu konuda yazılmış ciddi eserlerdir.

Giderek bu konuda çok ciddi, kaynaklara dayalı bilgiler veren, çok ciltli eserler de yazılmıştır. Ahmet Tabakoğlu ile İsmail Kara’nın hazırladığı Ansiklopedik Büyük İslâm İlmihali, muâmelât dâhil olmak üzere ilmihal konularının alfabetik olarak yer aldığı çalışmadır (İstanbul 1979).

İbrahim Kâfi Dönmez’in yönetiminde hazırlanıp Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Vakfı’nca yayımlanan İslâm’da İnanç, İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi (I-IV, İstanbul 1997) peygamberler ve semavî dinler, aile hukuku, İslâm hukukuna ait bazı genel konular ve fıkıh usulü kavramlarının da ilâvesiyle hacimli bir ilmihal niteliği kazanmıştır.

Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi tarafından yazdırılan İlmihal ise (I-II, İstanbul 1998-1999) genel olarak din, İslâm dini, akaid, bazı fıkıh kavramları, ibadet konuları, kefâretler, adak ve yeminler, haramlar ve helâller, aile hayatı, siyasî hayat, çalışma hayatı, hukukî ve ticarî hayat, sosyal hayat ve İslâm ahlâkı ana başlıklarını içermekte olup alanında önemli bir boşluğu doldurmuştur.

Bizim “İslam’ın Özeti” kitabımız da İslam ile ilgili hemen her konuyu içeren muhtasar bir ilmihaldir.

İlmihallerin bir kısmı öncekilerin tekrarı mahiyetindedir. Aynı konuları işlemiş olmaları bakımından bu yadırganmaz. Ancak bazılarında din kuralları aşırı derecede katı gösterilmiş, asıl ilkelere ilâveler yapılarak din, yaşanması zor bir şekle sokulmuştur. Bir de bu tür kitaplarda çağımızın inanca ters düşen kimi düşünceleri işlenmemiştir. Oysa bugün kimi Müslüman gençler, bu konudaki bilgisizlikleri yüzünden dinden çıkmakta, küfre düşmektedirler.

Bu açıdan da bakıldığında şu tespit yerindedir: İlmihaller, yazıldıkları dönemin din anlayışını yansıtmaları ve dinî bilgilerin günlük hayata uygulanmasını temin edip din kültürünün toplumun çeşitli kesimlerine yayılmasını sağlamaları bakımından önem taşır. (Bkz. Hatice Kelpetin, DİA. “İlmihal” Md. 22 / 139-141.)