Mefkut / Kaybolan Kişi

Mefkut, kaybolduğu halde sağ veya ölü olduğu konusunda bilgi alınamayan veya düşmana esir olup hakkında bilgi bulunmayan kişidir.  

 

Mefkûd kendi hakkında sağ, başkaları hakkında ölü hükmündedir.  Ölümüne hükmedilmedikçe malları mirasçılara intikal etmez.  Daha önce yapmış olduğu icare (kira) akdi fesholunamaz.  Vefatı hakikaten veya hakimin hükmüyle sabit olmadıkça karısı başkasıyla evlenemez.  Mefkûd başkasına vâris olamaz.  Ancak onun hissesi sağ olabileceği gözönüne alınarak ihtiyaten bekletilir.  Geldiğinde hissesi kendisine intikal eder.  Aksi halde vârisler bu hisseye sahip olur.  Kendisine yapılan vasiyete de sahip olabilmesi için sağ olarak dönmesi gerekir.  Aksi halde vasiyet edilen şey mûsî (vasiyyet eden)nin vârislerine iade olunur.   

 

Hâkimin mefkûd hakkında velâyeti caridir: Bu velâyet mefkûdun, mallarını korumaya yöneliktir.  Bundan dolayı onun gayrımenkul veya menkul mallarının bozulma ihtimali bulunmadıkça hâkim satamaz.  Eğer satarsa mefkûd döndüğünde bu malları müşteriden alabilir.  Eğer mefkûdun borcu varsa borcu ödemek için akarını satabilir ve yine akarını tamir ettirebilir.  Fakat hâkimin izni olmadan mefkûdun akarını meselâ hanesini mefkûdun vekili daha önce mefkud yetki vermiş bile olsa tamir edemez. 

 

Hâkim, mefkûdun mallarını muhafaza, başkalarının zimmetinde bulunan alacakları tahsil ve onun mallarında usulü dairesinde tasarrufta bulunması için güvenilir bir kişi tayin eder ki bu kişiye kayyim denir.  Kayyim mefkûdun yakınlarından olabileceği gibi haricden de olabilir.  Kayyim mefkûdun mallarını hıfzeder, ekinlerini, harmanlarını korur, borçlarından ikrar ettiklerini alır, kaybolabilecek durumdaki mallarını hâkimin emriyle satar.  

 

İmam Azam, İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre, hâkim mefkudun nafakasıyla yükümlü olduğu kişilere nafaka takdir edebilir.  

 

Mefkûdun sağ olarak dönmemesi halinde ne kadar zaman geçtikten sonra ölümüne hükmedileceği konusunda ihtilâf vardır.  Hanefi mezhebinde yaygın olan görüşe göre mefkûdun ölümüne hükmedilecek süre, yaşıtlarının hayattan gitmesidir.  İmam Malik'e göre bu süre 4 yıldır.  Hz.  Ömer (r. a) dan da böyle bir görüş nakledilmiştir.  

 

Yaşıtları öldüğü halde dönmemiş olan mefkûdun ölümüne hükmedilir.  Mefkûd, savaş sırasında kaybolmuşsa mücahit ve esirlerin dönüşünden itibaren bir yıl geçtikten sonra hâkim karı ile kocanın nikâhını feshedebilir. 

 

Artık mefkûdun vefatına hükmedildikten sonra malları vârislere intikal eder ve karısı da vefat iddeti bekler.  İddeti bittikten sonra bir başkasıyla evlenebilir.  Ölümüne hükmedilen mefkûd, malları taksim edildikten ve karısı evlendikten sonra sağ olarak gelirse vârislerdeki mallarını alabilir.  Fakat harcanmış olanları tazmin ettiremez ve karısını ikinci kocasından ayıramaz.  Fakat kadın, hâkimden, ayrılma kararı almadan evlenip de sonradan eski kocası da ortaya çıkarsa, ikinci nikâh münfesih olur (Hukuk-ı Aile Kararnâmesi, mad.  128, 129; Kadri Paşa kodu, mad.  471, 481).