Ölüm ve Miras

Miras Hukuku fıkıh kitaplarında “belli hisseler” anlamına gelen “feraiz” kelimesiyle bilinir ve işlenir.  Buna göre feraiz, ölen bir kişinin geride bıraktıklarında hakkı olan kişiler ve bunların hisselerini, bunun tesbir hesaplarını işleyen ilimdir.  

 

Bir insan geride mal bıraktığında bundan ilk önce cenaze masrafları çıkarılır.  Sonra varsa kul hakkı olarak alacaklıları haklarını alırlar.  Allah hakkı olan alacaklar düşer.  Sonra kalan malının üçte birinden vasiyeti ödenir.  Vasiyet üçte biri aşıyorsa, mirasçıları dilerse verir, dilerse bundan fazlasını vermezler.  Bundan sonra geriye kalan ise mirasçıları tarafından bölüşülür. 

 

Bu ilmin en büyük kaynağı Kur’andır.  Sonra sünnet gelir.  Bu yüzden şu ayetleri yazmakla yetiniyoruz:

 

يُوص۪يكُمُ اللّٰهُ ف۪ٓي اَوْلَادِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الْاُنْثَيَيْنِۚ فَاِنْ كُنَّ نِسَٓاءً فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَۚ وَاِنْ كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُۜ وَلِاَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ اِنْ كَانَ لَهُ وَلَدٌۚ فَاِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُٓ اَبَوَاهُ فَلِاُمِّهِ الثُّلُثُۚ فَاِنْ كَانَ لَهُٓ اِخْوَةٌ فَلِاُمِّهِ السُّدُسُ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوص۪ي بِهَٓا اَوْ دَيْنٍۜ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ وَاَبْنَٓاؤُ۬كُمْۚ لَا تَدْرُونَ اَيُّهُمْ اَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعاًۚ فَر۪يضَةً مِنَ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يماً حَك۪يماً 

 

وَلَكُمْ نِصْفُ مَا تَرَكَ اَزْوَاجُكُمْ اِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُنَّ وَلَدٌۚ فَاِنْ كَانَ لَهُنَّ وَلَدٌ فَلَكُمُ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْنَ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوص۪ينَ بِهَٓا اَوْ دَيْنٍۜ وَلَهُنَّ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْتُمْ اِنْ لَمْ يَكُنْ لَكُمْ وَلَدٌۚ فَاِنْ كَانَ لَكُمْ وَلَدٌ فَلَهُنَّ الثُّمُنُ مِمَّا تَرَكْتُمْ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ تُوصُونَ بِهَٓا اَوْ دَيْنٍۜ وَاِنْ كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلَالَةً اَوِ امْرَاَةٌ وَلَهُٓ اَخٌ اَوْ اُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُۚ فَاِنْ كَانُٓوا اَكْثَرَ مِنْ ذٰلِكَ فَهُمْ شُرَكَٓاءُ فِي الثُّلُثِ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصٰى بِهَٓا اَوْ دَيْنٍۙ غَيْرَ مُضَٓارٍّۚ وَصِيَّةً مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَل۪يمٌۜ 

 

تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَمَنْ يُطِـعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ 

 

وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَاراً خَالِداً ف۪يهَاۖ وَلَهُ عَذَابٌ مُه۪ينٌ۟

 

“Miras konusunda, Allah çocuklarınız hakkında şöyle emreder: Erkeğin hakkı, kadının hissesinin iki mislidir.  Şayet kadınların sayısı ikiden fazla ise onlar terikenin üçte ikisini alırlar.  Eğer kız evlat tek ise terikenin yarısını alır.  Ana babaya gelince, ölenin çocuğu varsa, onun terikesinden her birine altıda bir hisse vardır.  Eğer çocuğu yoksa ve kendisine ana babası varis oluyorsa annesine üçte bir hisse vardır.  Şayet ölenin kardeşleri varsa, ölenin yaptığı vasiyetin ifasından ve borcunun ödenmesinden sonra annenin hissesi altıda birdir.  Ana babanız ile evlatlarınızdan hangisinin size daha faydalı olacağını siz bilemezsiniz.  Bunlar Allah’ın koyduğu farzlardır.  Allah muhakkak ki alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir).  (Mirasta erkek evlat, kızın iki mislini alır.  Zira İslâma göre erkek ailesini geçindirmekle yükümlüdür.  Kadının böyle bir görevi yoktur.  Kadının yükü kocasına ait iken, koca ailesini, çocuklarını, duruma göre anne ve babasının nafakasını yüklenmek zorundadır.  Dolayısıyla bu hüküm tam adalettir. )

Eşlerinizin çocukları yoksa terikelerinin yarısı siz kocalarındır.  Eğer çocukları varsa dörtte biri size aittir.  Bütün bunlar, yaptığı vasiyetin ve üzerindeki borcun ifasından sonradır.  Sizin de çocuğunuz yoksa terikenizin dörtte biri eşlerinizindir.  Eğer çocuğunuz varsa terikenizin sekizde biri onlara aittir.  Bunlar da yapacağınız vasiyetin ve borcunuzun ödenmesinden sonradır.  Eğer miras bırakan erkek veya kadın, çocuğu ve ana babası olmayan bir kimse olur ve onun erkek veya kız kardeşi de bulunursa, bunlardan her birinin hissesi altıda birdir.  Şayet onların sayısı daha fazla ise, o takdirde onlar üçte bir hisseye ortak olurlar.  Bu da yapılan vasiyet ve borcun ödenmesinden sonradır.  Bütün bunlar, varisler zarara uğratılmaksızın yapılacaktır.  Bu, Allah tarafından size bir buyruktur.  Allah alîm ve halîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, cezalandırmada aceleci değildir).  

İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır.  Kim Allah’a ve resulüne itaat ederse Allah onu, içinden ırmaklar akan cennetlere ebedî kalmak üzere yerleştirir.  İşte en büyük başarı da budur. 

Kim de Allah’a ve resulüne isyan eder ve Allah’ın sınırlarını aşarsa, Allah onu da ebedî kalmak üzere ateşe koyar.  Hem onu zelil ve perişan eden bir azab vardır.”(Nisa, 11-14)