Heykel Resim Fotoğraf

Heykel 

 

Peygamberimiz "İçinde heykeller bulunan eve melekler girmez" demiştir.  (Buhari K.  Bed'i'l-halk, 7; el-Meğazi, 12; Müslim, K. el-Libas, 87. )

 

Yine "Kıyamet günü azâbı en şiddetli olacaklardan biri de bu sûretleri yapanlardır" buyurmuştur.  (Buharî, K.  el-Edeb, 75; Müslim, K.  el-Libâs, 96. ) 

 

Bu hadisler müslümanın evinde heykel bulundurmasına ve heykel yapmasına engeldir.  Bunların haram kılınmalarının birçok hikmet ve sebepleri vardır.   Bunların başında tevhidi korumak, heykeltıraşın yaratma vehmi gibi kula yakışmayan duygu ve düşüncelere kapılarak günaha girmesini önlemek, heykel yapımının bir sınırı bulunmadığından çıplak kadınlar, sahte tanrılar, dinî semboller gibi İslâma zıt şeylerin heykelleştirilmelerine engel olmak, faydasız ve gereksiz sarfı, isrâfı, lüksü men etmek gelebilir. 

 

Ancak çocukların oynadığı bebek, hayvan vb.  oyuncaklar, heykel mânâ ve mahiyetinde olmadığı için caiz görülmüştür.  Nitekim Hz.  Âişe'nin ilk evlilik yıllarında çocukluk arkadaşlarıyle bu neviden oyuncaklar oynadığını Rasûl-i Ekrem görmüş ve tasvib etmiştir.  (Buhârî, K.  el-Edeb, 81; Müslim, K.  el-Edeb, 54. )

 

Resim

 

Heykel şeklinde olmayan, kâğıt, sergi, örtü, duvar gibi yerlere yapılan resimler hakkındaki hadisler bunun mutlak olarak haram veya helâl olduğunu göstermiyor; resmin konusuna, ressam veya resmi kullananın maksadına ve kullanıldığı yere göre çeşitli hükümler getiriyor.  Buna göre: 

 

 a) Mukaddes sayılan, tapınılan, ulûhiyyet izafe edilen şeylerin resimlerini yapmak ve kullanmak haramdır.  

 

b) İslâmî ahkâm ve ahlâka aykırı olan çıplak insan vb.  resimlerini yapmak ve kullanmak da haramdır. 

 

c) Bunların dışında kalan resimlerden canlılara ait olmayanları mübahtır, yapmak ve kullanmak serbesttir.  Nitekim İbn Abbas bir ressama, resim yasağını naklettikten sonra şöyle demiştir: "İlle de yapacaksan ağaçların ve ruh olmayan şeylerin resimlerini yapman gerekir. " (Tahâvî, Şerhü-Ma'âni'l-âsâr, kahire, 1968, C.  IV, s.  282-288.  )

 

d) Canlılara gelince hadislerden bir kısmı Peygamberimiz (s. a. v. )'in bunları tasvib etmediğini, diğer kısmı ise bilhassa çiğnenen sergide, yaslanılan yastıkta, oturulan minderde. . .  olduğu zaman caiz gördüğünü ifade etmektedir.  Bunlardan çıkan netice, böyle resimlerin, dinî bir takdis ve ta'zime götürmedikçe câiz olduğudur.  Titizlik gösterilen nokta tevhidin korunmasıdır.  

 

Resim hakkındaki hadislerden anlaşıldığına göre Resûlul-lah (s. a. v. ) önceleri, tevhid inancı ruhlara yerleşinceye kadar resim hakkında titiz davranmış, sonraları mahzuru olmayan noktalarda ruhsatlar vermiştir.  

 

Bâzı âlimler, canlı-cansız ayırımını gözönüne alarak mücessem (üç boyutlu) olmayan veya hayatî bir uzvu eksik bulunan resimleri de cansızlara katmış, caiz görmüşlerdir.  Çünkü bunların, mezkûr şekil ve eksikler içinde canlı olmaları mümkün değildir.  (Kardâvî, a. g.  eser, s.  4, 96. )

 

Fotoğraf

 

Mücessem olmayan resimleri yasaklar içine sokmayan âlimlere göre fotoğraf çekmek ve kullanmak caizdir; yarım olanların cevazı daha da kuvvetlidir.  Ancak fotoğrafın konusu ve maksadı yine önemini muhafaza etmektedir.  Çıplak veya açık kadın ve erkek fotoğrafları ile hıristiyan azizlerine ve benzerlerine ait fotoğraflar harama dahildir.  

 

Kimlik, pasaport, tapu vb.  yerlerde kullanılmak üzere fotoğraf kullanmak ve çektirmenin bir ihtiyaç (zaruret) olduğununa göre caizdir.   

 

İslâmda ressamlık ve fotoğrafçılık mesleğinin hükmü de yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacaktır.  Caiz olanı yapmak da caizdir.  Konusu veya maksadı itibarıyla caiz olmayanı yapmak ve çekmek de caiz değildir.