Dua

Tarifi

Dua, Allah(cc.)' a yalvarma, yakarma, maddi manevi dilekte bulunma, niyaz etme anlamınadır. Kelimenin kökünde çağırma, isteme vardır ama âcizden mutlaka kadire, yani her şeye güç yetirene  boyun bükerek, tezellül ile olan bir istemedir bu. Kulluk ile Rab’lık ilişkisinin en güzel ortaya çıkışı yani.  Bu yüzdendir ki dua, ibadetin özü ve iliği kabul edilmiştir. 

Kur’an’da Dua

Kur’an ve sünnet, inananları dua etmeye davet etmiş ve bu konuda bol bol örnekler sergilemiştir. İşte birkaçı: 

وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ فَلْيَسْتَج۪يبُوا ل۪ي وَلْيُؤْمِنُوا ب۪ي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ

“Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır.  Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim.  O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.”

(Bakara, 186. ) 

اُدْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعاً وَخُفْيَةًۜ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَد۪ينَۚ

وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ بَعْدَ اِصْلَاحِهَا وَادْعُوهُ خَوْفاً وَطَمَعاًۜ اِنَّ رَحْمَتَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ 

“Rabbinize yalvara yalvara ve gizlice dua edin.  Çünkü O, haddi aşanları sevmez. Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.  O'na, korkarak ve rahmetini umarak dua edin.  Muhakkak ki Allah'ın rahmeti, iyilik edenlere yakındır.”

(A’raf, 55-56. )

تَتَجَافٰى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًاۘ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ

“Onların yanları yataklardan uzaklaşır, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayırlara sarfederler.”

(Secde, 16. ) 

وَلِلّٰهِ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ٓي اَسْمَٓائِه۪ۜ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

“Oysa en güzel isimler Allah'ındır.  Bundan dolayı Allah'a onlarla dua edin.”

(A’raf,180. )

Sünnette Dua

İşte hadislerde duadan birkaç örnek: 

Nu'man İbnu Beşîr (ra.) anlatıyor:

"Resûlullah (sav. ): "Dua ibadetin kendisidir" buyurdular ve sonra şu âyeti okudular: "Rabbiniz: ''Bana dua edin ki size icâbet edeyim.  Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir" buyurdu. "

(Gâfır 60). (Tirmizî, Tefsir, Gâfir, (2973); Ebû Dâvud, Salât 358, (1479). )

"Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir.  İstenilen dünyevî şeylerden Allah'ın en çok sevdiği afiyettir.  Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit bela ve musibet için faydalıdır.  Kazayı sadece dua geri çevirir.  Öyle ise sizlere dua etmek gerekir."

(Tirmizî, Daavât 112, (3542). )

Ebû Ümâme (ra.) derdi ki:

"Ey Allah'ın Resûlü! En ziyade dinlenmeye ve kabule mazhar olan dua hangisidir?" "Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır!" diye cevap verdi.

(Tirmizî, Daavât 80. )

Hz. Âişe (ra) anlatıyor:

"Resûlullah (sav) özlü duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı."

(Ebû Dâvud, Salât 358, (1482). )

Dua Adabı

Dua etmenin bir çok adabı vardır.  Başlıcalarını kısaca yazalım.  Aslında yazılanların her birinin Kur’an veya hadislerden dayanakları var ama, yer darlığından onları kaydedemiyoruz. 

Evet, zikirde olduğu gibi duada da kalb ile dil beraber olmalıdır.  İhlasla ve ısrarla ve kabul edilir ümidiyle yapılan  dualar kabul görür. Tabi alınan gıdalar da helal olmalı.  Allah(cc.), haramla beslenen vücudun ne duasını, ne de diğer ibadetlerini kabul etmez. 

Duaya, hamd-u sena ile, Allah’ın (cc.) güzel isimleri  ve salavat-ı şerifelerle başlamalı, onlarla ortalamalı ve bitirmeli, sonunda da “duamı kabul buyur” anlamında “âmîn” demelidir.  Eller dua esnasında semaya çevrilmelidir.  Gıyabında mü’minlere dua da, kendi dualarının kabulüne vesile olduğu için ihmal edilmemelidir. 

Dua içten gelerek, bağırıp çağırmadan, kafiyeler dizmeye kalkışmadan, hatta artistik pozlara girmeden, yani Allah(cc.)' a derdini duyurma yerine insanlara kendini beğendirme riyakarlığına düşmeden dua etmelidir.  

“Me’sûr” dediğimiz Kur’an ve sünnetten alınan dualar kabule daha yakındır.  Onları manasıyla bilmiyorsa, ana diliyle, kendi ihtiyacını Allah(cc.)' a arz etmesi daha güzeldir.  Ancak haram ve günah şeyler asla duada istenmemelidir, bu çok büyük edepsizlik olur.  

Hayırlı insanlardan dua istemek de sünnettir, yapmalıyız.  İlle de sıkıştığı, başı dara düştüğü zaman değil, her zaman dua etmelidir.   Dua için hayırlı zaman ve mekanlar vardır.  Bunları öğrenip gereğince dua etmek faydalıdır.

Hiç şüphesiz Allah (cc.) her duaya cevap verir.  Ama biz bu icabeti anlamamış olabiliriz.  Eğer bizim isteğimiz olmamışsa bunun sebepleri vardır.  Mesela, o istek, hakkımızda hayırlı olmayabilir, eksik olabilir.  Belki Allah (cc.) daha da güzelini ihsan edecektir.  Hakkımızda hayırlı da olmayabilir.  Allah (cc.) bilir, biz bilemeyiz.  En son şu da denebilir; bu dünyada kabul olmasa bile, duadan ötürü ahirette sevap muhakkak verilecektir.  Bu da bir icabettir. 

Dua ve Zikir Kitapları

Dualar ve zikirler hakkında sevgili Peygamberimiz’den gelen rivayetleri toplayan eski ve yeni pek çok güzel kitaplarımız vardır.  Eskilerden İmam Neseî’nin Gece ve Gündüz Amelleri” ile İmam Nevevî’nin “el-Ezkar” kitapları Türkçeye çevrilmiştir.  Yenilerden ise A.  Ziyaeddin Gümüşhanevî’nin “mecmuatü’l Ahzab I-III” ile Mahmut Sami Ramazanoğlu’nun “Dualar ve Zikirler” kitapları çok meşhur ve yaygındır.  Onları okumak, bizim için en güzel örnek olan Resulullah (sav) Efendimiz'i tanımak ve takip etmek açısından fevkalade önemli olduğu için alimler hep tavsiye etmişlerdir.