Cenaze İşleri Ve Namazı

Cenaze konusu namaz dahil bazı meseleleri içerir.  Bunları kısaca görelim. 

Hastaları Ziyareti

Hastaları ziyaret dinimizin teşvik ettiği salih bir amel ve güzel bir ahlaktır.  Aynı zamanda vicdanî ve ictimaî bir vazifedir.  Sevabı ve hayır bereketi bol bir haslettir. 

Ölüm Anı

Vefat etmek üzere olan müslüman sağ tarafı üzerine yatırılarak yüzü kıbleye çevrilir.  Yanında duyacağı bir sesle Kelime-i Şehâdet getirilmesi ve Yâsîn sûresi okunması tavsiye edilir. 

Vefat edince, bir bez ile çenesi başı üzerinden bağlanır.  Gözleri kapatılıp elleri iki tarafına uzatılır.  Şişmemesi için karnı üzerine bir demir parçası konulur.  Yıkanıncaya kadar yanında Kur'ân okunmaz. 

Yıkanılacağı zaman, ayakları kıbleye gelecek şekilde teneşir üzerine yatırılır.  Avret yeri açılmadan elbisesi çıkarılır ve ısıtılmış su ile yıkanır. 

Yıkanması 

Vefat eden, namaz kılmakla mükellef birisi ise, yıkayıcı eline bir bez sararak örtüyü açmadan taharet yaptırır.  Ağzına, burnuna su vermeden abdest aldırır.  Cünüp olduğu biliniyorsa ağzına ve burnuna da su verilir.  Cünüp değilse; dudaklarının içini, dişlerini, burnun deliklerini ve göbeğinin çukurunu meshetmek kâfidir.  Başı ve sakalı sabunlu su ile yıkanır.  Fakat saçları taranmaz.  Yıkayıcı daha sonra cenâzeyi sol tarafı üzerine yatırıp sağ tarafını, sağ tarafı üzerine yatırıp sol tarafını yıkar.  Sonra, belden yukarısını doğrultup, kendisine dayayarak karnını mesheder.  Bir necâset çıkarsa su ile temizler, yeniden abdest vermesi gerekmez.  

Kefenlenmesi

Böylece cenazenin yıkanması bitince temiz bir bezle kurulayıp sünnet üzere erkeklerde üç, kadınlarda beş parça kefen ile kefenlenir.  Bu kadar kefen bulunamazsa, bir beze sarılıp gömülür.  Kefenin beyaz ve pamuk kumaştan olması efdaldir.  Cep ve yaka yapılmaz ve kenarları dikilmez. 

Cenaze Namazı

Cenâze namazı için imam, ölünün göğsü hizasında durur.  Cemâat da arkasında saf tutar.  Cemâata ölünün erkek veya kadın olduğu duyurulur, ona göre: "Allâh için namaza, meyyit için duâya, er kişi veya hâtun kişi niyetiyle uydum hâzır olan imâma" diye niyet edilir.  Bu namaz ayakta secdesiz ve rükûsuz olarak dört tekbir ile kılınır.  Birinci tekbirden sonra “Sübhaneke” duası, ikincide “Salli” ve Barik” duaları, üçüncüde cenaze duası okunur.  Bunu bilmeyenler “Fatiha Suresini” dua niyetiyle veya meşhur “Rabbena atina” duasını okurlar.  Son tekbirden sonra eller bırakılarak namazdan çıkılır ve sünnet üzere defnedilir.  

Defin

Cenaze öldüğü yere gömülmelidir.  Onu bir şehirden diğer bir şehire götürmek faydasız ve mekruhtur.  Bu konuda yapılan vasiyet de geçersizdir. 

Mezarlar, cenazenin sağ yanına yatırıldığında kıbleye gelecek şekilde kazılır.  İnsan öldükten sonra kabre konulunca ona Münker ve Nekir adlı iki melek gelip; rabbinden, dininden, peygamberinden, kitabından sorular sorarlar.  Cenâb-ı Hakk orada ölüye bir kudret verir.  Îman ve iyi amel sahipleri meleklerin suâllerini güzelce cevaplandırmaya muktedir olurlar.  Bu yüzden müjdeye mazhar olur ve rahat ederler.  Fakat kâfirler ve asiler ise sorgu meleklerini görünce, tavır ve heybetlerinden korkarak tutulup kalırlar, cevap veremezler.  Bu yüzden kabirde sıkıntı ve azap çekerler.  

Yas Tutma

İnsanlar yakın akrabası ölürse üç gün yas tutarlar.  Bu süre kocası ölen kadın için iddet müddeti olan dört ay on gündür.  Yas demek, güzel ve yeni elbiseler giymemek, koku sürünmemek, makyaj yapmamak, süs eşyası takınmamak, eğlence ve şenliklere katılmamak, nikah, nişan ve eğlencelerden uzak durmak, taziyeleri kabul etmek şeklinde olur.  Yas günlerinin uzatılması mekruhtur.  Üç gün geçince herkes normal hayatına döner.  

Dikkat edelim; iddet müddeti içindeki kadınla kıyılan nikah batıldır, yani yok hükmündedir. 

Taziye

Ölen kimsenin yakınlarına sabır ve başsağlığı dileme gibi duaları içeren “tâziye” de üç gündür.  Üç günden sonra yas gibi tâziye de mekruhtur, yapmamak gerekir.  Ancak bir mazeret sebebiyle üç gün içinde taziyede bulunamayan tanıdıklar, daha sonra da bunu yapabilirler. 

Ölenin Ardından Amel

Ölenin amel defteri tamamen kapanmaz.  Sebep oldukları iyilik ve kötülüklerin sorumlulukları devam eder.  Aynen onları işleyenler gibi kendilerine de sevap veya vebal vardır.  Yaşarken bu konuya çok dikkat etmek gerekir. 

Sevabını ölen kimsenin ruhuna göndermek için zikir yapmak, Kur'ân-ı Kerîm okumak, sadaka vermek, nafile ibadetler yapmak iyidir.  Bunların  ölü için sevap ve faydası vardır.  Bunu inkar yersiz, engellemek de faydasız bir iştir. 

Ölümü Tefekkür

Bu fani dünyada ölüm üstüne düşünmek, ölümü çok sık hatırlamak, ölenlerden dersler ve ibretler almak, nefis terbiyesindeki zorlukları aşmada, haramlara karşı şehvetleri kırarak günahlardan korunmada insana büyük faydalar sağlar.  Bu yüzden her gün sık sık, özellikle de gece seher vakitlerinde namaz ve zikir esnasında uyanık bir kalple ciddi olarak ölümü düşünmek çok çok önemlidir.  İnsan bu tefekkürle bir yandan çok sevap kazanırken, bir yandan da hayatının muhasebesini yaparak yaşantısında dünya ile ahiret dengesini sağlamayı başarır.  Bu tefekkür ölüm korkusunu yenerek ruh sağlığı kazandırdığı gibi, aynı zamanda ahiret hayatını sevdirerek, orada mutluluğu kazandıracak iyi işlere yönelmekte de insana yardımcı olur.  

Kabir Ziyareti

Ölümü tefekkür bu kadar faydalı olunca, onu hatırlatan kabir ziyaretleri de müslümanlar için çok faydalıdır, iyi bir salih ameldir.  Selam verilerek sağ ayakla girilen kabristan ziyaretinde bir Fâtiha ile üç veya on bir İhlâs okunup ölen Müslümanlara hediye edilmesi tavsiye edilir.  Bununla birlikte “Yâsîn” ve “Tekâsür” sûrelerini okumak da müstehapdır.  Okumak için kabirlerin kenarına  oturmakta kerahet yoktur.  

Mezarlıklar temiz tutulmalı, ölülere de diriler gibi saygı duylmalı, gerekmedikçe mezarlara basılmamalı, üstünden geçilmemelidir.  Oranın mehabetine münasip derin bir tefekkür ile durulmalı, hal ve tavırlarımıza, kılık ve kıyafetimize dikkat edilmeli, dinimizin ölçüleri asla çiğnenmemelidir.  Mezarlığa hiç yakışmayan, ancak bayram günlerinde, mesire alanlarında, şenlik yerlerinde sergilenebilecek şen şakrak tavırlardan ve eğlenceli hareketlerinden kaçınılmalıdır.  

Kabir üzerindeki yaş otları yolmak ve ağaçları kesmek mekruhtur.  Çünkü ağaç ve otlar yaş olarak devam ettiği müddetçe, kendi dilleriyle, altında yatanların günahlarının affına medar olacak dua ve istiğfardadırlar.  Temizlik ve korumak amacıyla kurumuş olan ağaçları kesmek ve otları yolmakta bir beis yoktur.