Secdeler

Sehiv Secdesi 

Sehiv secdesi, bir namazın kusurlu kılınması hâlinde, bu kusuru düzeltmek maksadı ile namazın sonunda yapılan secdedir.  Kusur genellikle namazda farzın te'hiri, vâciblerden birinin unutularak yapılmaması (terki), yahut sonraya bırakılması (te'hiri), yahut da vaktinden önce yapılması (takdimi) suretiyle ortaya çıkar.  

Namaz içinde bu yanlışlıklar hatırlanırsa namaz sonunda sehiv secdesi yapılır.  Sehiv secdeleri vâcibdir.  Son oturuşta Tehıyyât okunduktan sonra, imam olan ve yalnız kılan kimse sadece sağ tarafına, selâm verir ve hemen ardından Allahü Ekber diyerek 2 defa secdeye varır.  İkinci secdeden sonra doğrulup oturur ve yeniden Tehıyyâtı, salâvat ve duaları okuyarak selâm verir.  Böylece sehiv secdesi yerine getirilmiş olur.  

Namaz kılan kimse şayet selâm verdikten sonra yanıldığını hatırlarsa, yönünü kıbleden çevirmemiş ve henüz konuşmamış ise, sehiv secdesini yapabilir.  Fakat yerinden kalkmış, yönünü kıbleden çevirmiş veya konuşmuş ise, artık sehiv secdesi yapamaz.  Namaz sahihtir, ancak sehiv secdesi yapılmadığı için sevabı noksandır.  

Vâciblerden biri, kasden terkedilirse namazı iade etmek gerekir.  Sehiv secdesi yapmak kâfi gelmez.  

Tilâvet Secdesi 

Kur'ân-ı Kerîm'de bâzı secde âyetleri vardır ki, bunlardan birini okuyan veya dinleyen kimseye secde etmek vâcib olur.  Kur'ân-ı Kerîm'de secde âyetleri 14 yerdedir.  

Tilâvet secdesi niyetiyle eller kaldırılmaksızın Allahü Ekber denilerek secdeye varılır.  Secdede üç kere Sübhâne rabbiye'l-a'lâ denir.  Sonra Allahü Ekber denerek secdeden kalkılır.  

Tilâvet secdesinin tek rüknü vardır o da Allah Teâlâ'yı ta'zim, O'na karşı tevazu' ve secdeden kaçınanlara muhalefet etmek için alnını yere koymaktır.  

Tilâvet secdesine ayaktan inilmesi, secdeden kalkarken ayağa kadar kalkılması ve ayağa kalkarken “Gufrâneke rabbenâ ve ileykelmasîr” denilmesi müstehabdır.  Secdeye inerken ve kalkarken alınan tekbirler de müstehabdır.  Vâcib olan, sadece alnı yere koyup secde etmektir.  

Okuyan kimse mânasını anlamasa, duyan kimse dinlemek kasdı ile duymasa bile, yine secde vâcib olur.  

Hayız-nifas hâlindeki kadına tilâvet secdesi lâzım gelmez.  

Teyp ve plâktan dinlenen âyetler, aks-i seda (yankı) hükmünde olduğu için sehiv secdesi vâcib olmaz.  Amma secde yapılsa daha güzeldir.  Radyo ve televizyondan naklen yanında ise secde âyeti okunacak olsa, dinleyene secde vâcib olur.  Zira bu, aks-i seda değil, nakl-i sedadır.  

Namazda okunan secde âyetinden sonra, hemen secdeye varılır, sonra kalkılarak kırâete devam edilir.  Fakat secde âyetinden sonra üç âyet geçmeden rükû'a gidilirse ve bu rükû'a gidişte tilâvet secdesi de niyet edilirse, rükû', tilâvet secdesi yerine de geçer.  Rek'atın sonunda yapılan secde ise, tilâvet secdesine ister niyet edilsin isterse edilmesin tilâvet secdesi yerine kâim olur.  Bu bakımdan imamın bir karışıklığa meydan vermemek için kırâetin ortasında secdeye gitmek yerine, secde âyetinden hemen sonra veya en fazla iki âyet daha okuyarak rükû'a ve secdeye gitmesi daha uygundur.  Secde âyetinin ardından üç veya daha fazla âyet okuyacağı takdirde, tilâvet secdesi, secde âyeti okunur okunmaz derhal yapılıp tekrar kıyâma kalkılması, kırâete bundan sonra devam edilmesi vâcib olur.  Bu durumda namazın rükû' ve secdesiyle tilâvet secdesi sâkıt olmaz.  

Secde âyeti hecelenerek okunacak olursa veya sadece yazılsa veyahut telâffuz edilmeden sadece yazısına bakılsa, secde lâzım gelmez.  Bir secde âyetinin ekserisi okunmadan da secde yapılması gerekmez.  

Bir mecliste bir secde âyeti birkaç defa okunup tekrar edilse, bunun için tek tilâvet secdesi kâfidir.  Fakat ayrı ayrı secde âyetleri okunsa veya aynı secde âyeti başka başka meclislerde okunsa, herbiri için ayrı ayrı secde etmek vâcib olur.  

Secde âyeti okunur okunmaz hemen tilâvet secdesi yapılması gerekmez.  Bu secde daha sonra da yapılabilir.  Yine edâ olur kaza olmaz.  Fakat zaruret olmadıkça te'hiri, tenzîhen mekruhtur.  Secde âyeti okununca hemen secde etmek mümkün olmadığı takdirde, okuyan ve dinleyenlerin: “Semi'nâ ve eta'nâ ğufrâneke rabbenâ ve ileyke'l-masîr” demeleri müstehabdır.  

Şükür Secdesi 

Bir nimete kavuşmaktan dolayı veya bir musibet ve sıkıntının zâil olmasından ötürü, dileyen tıpkı tilâvet secdesinde olduğu gibi secdeye gidebilir.  Buna şükür secdesi denir.  Şükür secdesi müstehabdır.  Resûl-i Ekrem Efendimiz ve ashâbı, zaman zaman yapmışlardır.