Oruç Fıkhı

Nafile oruçlar

Peygamberimiz (sav:) her aydan üç gün oruç tutmayı tavsiye ederler, bunu da kameri ayların 13,14 ve 15.  günlerinde (eyyam-ı biyz – beyaz geceler) olmasını tavsiye ederlerdi. Bilindiği gibi Allah (cc.) her iyiliği on ile çarparak mükafatlandırır. Böylece yılın tamamı oruçlu geçirilmiş gibi olur. Konu ile ilgili hadisler:

Abdullah İbnu Katâde İbni Milhân el-Kaysi, babasından (ra.) anlatıyor:

"Resulullah (sav), bize eyyam-ı bi'z'de yani ayın onüç, ondört ve onbeşinci günlerinde oruç tutmamızı emrederdi ve "Bunlar yıl orucu vaziyetindedir'' derdi."

(Ebu Dâvud, Savm 68, (2449); Nesâi, Savm 83, (4, 220, 221). )

İbnu Abbâs (ra.) anlatıyor:

"Resulullah (sav) eyyâmu'l-bi'z'de oruç tutmayı hazerde de seferde de bırakmazdı."

(Nesâi, Savm 70, (4, 198). )

Hz.  Ebu Zerr (ra.) anlatıyor:

"Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim ber ayda üç gün oruç tutarsa işte bu, yıl orucu olur.  Allah Teâlâ hazretleri bu hususu te'yiden kitabında şu ayeti indirdi: "Kim bir hayır işlerse o kendisinden on misliyle kabul edilir"

(En'am 160)

Resulullah (sav) Efendimiz pazartesi ve Perşembe günlerini de oruç için tavsiye etmişlerdir: Hz.  Aişe (ra.) anlatıyor:

"Resulullah aleyhissalatu vesselam pazartesi ve perşembe günlerinde oruç(la sevap) arardı."

(Tirmizi, Savm 44, (745); Nesai, Savm 70, (4, 202, 203); İbnu Mace, Sıyam 42, (1739). )

Hz. Ebu Hüreyre (ra.) anlatıyor:

"Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ameller Allah Teala hazretlerine pazartesi ve perşembe günleri arzedilir.  Ben, amelimin oruçlu olduğum halde arzedilmesini severim."

(Tirmizi, Savm 44, (747). )

Sevgili Peygamberimiz (sav. ) bunlardan başka gün aşırı tutmak veya şevval, muharrem, zilhicce, recep ve şaban aylarının bazı günlerinde oruç tutmayı da tavsiye etmiştir. 

Başlanmış bir nafile oruç bir şekilde bozulursa onun kaza edilmesi vaciptir. Adak oruçları da vaciptir. Ramazan bayramının ilk, kurban bayramının üç gününde oruç tutulmaz, haramdır. Senenin her günü, sadece Cuma günü, hacılar için zor olacaksa Arafat günü de oruç tutmak, mekruhtur, kaçınılması gerekir. Yine bir işte çalışanın oruç işini aksatıyor veya verimini düşürüyorsa, işverenin hakkı geçtiği için onların da izinsiz nafile oruç tutmaları mekruh olur. Kocasının izni olmadan karının nafile oruç tutması da böyledir. 

Bu bilgileri özetleyecek olursak: 

Ramazan orucunun edâsı, kazâsı ve keffâreti farzdır. 

Bozulan nâfile orucun kazâsı ve adak orucu vaciptir. 

Muharrem ayının 9'uncu günüyle beraber Âşûre günü yâni 10'ncu günü tutulan oruçlar sünnettir.  

Her aydan tutulan üç "eyyâm-ı biyz" günleri, yani Arabî ayın 13,14,15 inci günleri oruç tutulması mendûptur.  

Şu zikrettiğimiz oruçlardan başka mekruh olmayan oruçlar tutmak nâfiledir.  

Yalnız âşûre gününde, yanimuharrem onuncu günü tutulan oruç mekruhtur.  

Ramazan bayramının birinci, kurban bayramının 1, 2, 3 ve 4'üncü günleri oruç tutmak tahrîmen mekruhtur. 

Şimdi kısaca oruç fıkhını görelim. 

Orucu Bozup Sadece Kazâ Gerektirenler

Oruç hatırında iken boğazına birşey kaçmak, Ağzına aldığı veya burnuna çektiği su boğazına kaçmak, Niyetin vaktini geçirip öğleden sonra niyet etmek, Fecr-i sâdık doğmadığı zannı ile sahur yemek, Güneş battığı zannı ile iftar etmek, Dişi kanayıp kanı, tükrüğünden fazla veya tükrüğü ile müsâvi olduğu halde yutmak,

Orucu Bozup Kazâ ve Keffâret Gerektirenler

Bilerek yemek-içmek.  Bilerek cinsî münâsebette bulunmak, Bilerek sigara içmek, Ermeni kili denilen toprağı veya çamurunu yahut yemeyi adet edindiği bir çamuru yemek, Gıybet ettikten sonra orucu bozuldu diye bilerek orucu bozmak, Hanımının veya sevdiği bir kimsenin tükrüğünü yutmak, Yukarıda sayılanlardan birini yapan kimse bozduğu orucu kazâ eder ve keffâret olarak da ara vermeden iki ay oruç tutar. 

Oruçluya Mekruh Olanlar

Zaruretsiz bir şey tatmak, çiğnemek, Önceden çiğnenmiş ve tadı kalmamış bir sakızı çiğnemek, Öpmek, Kişinin eşiyle çıplak sarılması ve kucaklaşması, Tükrüğünü ağzında biriktirip yutmak, Kan aldırmak. 

Orucu Bozmayanlar

Unutarak yemek, içmek ve cinsî münasebette bulunmak, Dokunmak ve oynaşmak veya öpmek ile değil de sırf bakmak veya düşünmekle meni gelmesi, Uyurken ihtilam olmak, Meni gelmeksizin öpmek, Delirmiş olarak sabahlamak, Ağza gelen balgamı yutmak, Burnuna inen akıntıyı yutmak, Kulağına su kaçmak, Dişleri arasında kalan nohuttan küçük bir şeyi yemek, Çok dahi olsa elinde olmayarak kusmak.  Sürme çekmek, Gıybet etmek, Göze ilaç damlatmak. 

Oruç Fidyesi

Tâkatsizliği ve güçsüzlüğü her geçen gün artarak devam eden ve artık düzelmesi ihtimali olmayan düşkün ihtiyarlar ve iyileşmesi beklenmeyen şifâsız hastalar, haliyle oruç tutamazlar.  İşte bu tür kişiler farz ve vacib olan oruç borçlarından kurtulmak için, tutamadıkları her oruca karşılık bir fidye verirler.  Bir fidye bir fakiri bir gün doyurmaktır.  Bir günde ise iki öğün vardır.  

Fidyeler, yalnız bir fakire verilebileceği gibi, birden fazla fakirlere de verilebilir.  Ramazan içinde verilebileceği gibi, evvelinde veya sonunda da verilebilir.  Fakirleri sabah - akşam günde iki öğün doyurmak suretiyle olabileceği gibi, öğünlerin parasını vermek suretiyle de olabilir.  Para toptan da verilebilir, her gün ayrı ayrı da. 

Oruç tutma gücünde olmayan kimse, fidye verebilecek kadar zengin de değilse, fidye borcu o fakirden kalkar.  Yapacağı iş, Allah'tan afiyet ve mağfiret dilemektir.