İlk Yaratılış

Bir zamanlar var olarak sadece Allah Teâlâ vardı ve başka hiçbir varlık yoktu. Ne yerler, ne gökler, ne içindekiler, ne arasındakiler, ne de ötesindekiler…

Buna göre varlığa nazaran asıl olan yokluktur. Çünkü Allah dışında bütün varlık, yokluktan sonradır. Yani yaratılanlar var âlemine olmadan önce yok idiler, yokluk özelliği taşıyorlardı. Allah ise ezeli ve ebedi var olandır. Yani varlığının başlangıcı ve sonu söz konusu olamaz.

Allah Teâla varlıkların var olmasını dileyince o zaman onlar yokluktan varlığa geçmiş oldular. İşte bu yokluktan varlığa geçirme işine biz “yaratma” diyoruz. Bunun da mutlak olarak faili, Allah'tır. Allah her şeyin yaratıcısıdır.

Allah varlıkları, canlı cansız, akıllı akılsız olmak üzere değişik özellikte yaratmıştır. Canlı varlıklar içerisinde melekler, cinler ve insanlar akıl sahibidirler. Diğer canlılar ise akıllı olmayan varlıklardır.

Canlı varlıklar içerisinde de en son yaratılan varlık insandır. Buna göre insan, kâinat ve kâinattaki diğer varlıklardan, yani bitkiler ve hayvanlardan sonra yaratılmıştır. Esasen bu insanın en mükerrem bir varlık olmasından ve kâinattaki her şeyin onun hizmetine verilmesinden kaynaklanmaktadır. Yani insandan önce, onun hayatını sürdüreceği mekân ve bu mekânın iç donanımı çeşitli aşamalardan geçirilmek suretiyle tamamlanmış, ardından da insan, yokluktan varlığa geçirilerek yeryüzüne yerleştirilmiştir.

Allah Teala her şeyden önce yerleri ve gökleri yarattı. Her yarattığını bir kanunla yarattı. Böylece yer ve göklerde güneşe, aya, gece ve gündüze dağlara, nehirlere, ağaçlara, meyvelere, tanelere ve her çeşit canlılara varıncaya kadar her şeyi belli bir kanunla, ilmî hakikatlerle, bilimsel yasalar çerçevesinde yarattı. Biz bu kanunlara “sünnetullah” diyoruz. Bütün bunlar insanın yaşamasına uygun bir zemin için yaratılmıştır. Bunlardan sonra da insan yaratılmış ve bu mahlûkat ona teshir edilmiş, yani istifade etmesi, faydalanması için emrine amade kılınmıştır.

Akıllı varlıklardan meleklerin ve cinlerin yaratılışı insana göre önceliklidir. Bunu Kur’an sayesinde biliyoruz. Ama bu ikisinden hangisi daha evvel, onu bilemiyoruz. Zannımızca önce mutlak hayırlı varlıklar olan melekler yaratılmış, hayra öncelik tanınmıştır. Bu yaratılış kainatın yaratılışından önce midir, sonra mı? Derin bir sükût…

Kur’an meleklerin ve cinlerin yaratılışı hakkında, insanda olduğu gibi, çok açık bir bilgiler vermez. Allah Teâlâ melekleri nurdan yaratmıştır. Onlar tenasül yoluyla üreyen varlıklar olmadıkları için erkeklik ve dişilikleri yoktur. Yemez ve içmezler. Hiç isyan etmez, hep verilen emirleri yerine getirirler.

Kur'ân'a göre cinler de dumansız hâlis ateşten yaratılmışlardır. Cinler tıpkı insanlar gibi mükellef varlıklardır. Mü’minleri olduğu gibi kâfirleri de vardır. Yerler içerler. Erkeklik ve dişilikleri olduğu için, tenasül yoluyla üremektedirler. Ancak maddeden geçebilme, hızlı hareket edebilme ve çeşitli şekillerde görülebilme özelliklerine sahiptirler.

Allah Teâlâ’nın ilk yarattıkları yoktan bir var oluş olunca, haliyle vasıtasız yaratılmış olacaklardır. Hz. Âdem’in ve eşinin yaratılışı da böyle anasız, babasız bir şekilde olmuştur. Fakat daha sonra, babasız olarak dünyaya gelen Hz. İsâ istisna edilirse, Hz. Âdem'den sonra onun neslinden gelen bütün insanların yaratılışlarında ana ve baba bir vasıta kılınmıştır. Bu yüzden ilk insanın yaratılışını vasıtasız, diğer insanlarınkini ise vasıtalı bir yaratılıştır.

Hz. Âdem'in yaratılışı hakkında aşağıda geniş bilgiler verilecektir. Bizim burada amacımız “ilk yaratılışı” gündeme getirmekti. Bu kadar bilgiyi yeterli görerek şimdi ilk ırkçıyı tanımaya çalışalım.