İstişare Danışma

İnsanlara danışma, istişare, şura fert ve cemiyet hayatımızın vazgeçilmez esaslarının en önemlilerindendir. İstişare bir kişi veya grubun fikrini, görüşünü alma, danışma demektir. Her ne kadar beynimizin bütün kapasitesini kullanamıyorsak da o, her işin üstesinden tek başına gelebilecek şekilde yaratılmamıştır. Çünkü onun yaratıcısı, bireysel ya da toplumsal işlerde başkalarıyla istişare etmeyi, akıl danışmayı, işleri şura ile götürmeyi emrediyor:

 

“Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir.”

[1]

“Yapacağın işlerde onlara da danış.”

[2]

Sevgili Peygamberimiz (sav.)in bizzat kendisi istişare ile emredilmiştir. Öyleyse hiç kimse istişareden muaf olamaz. O da, hayatında işlerini hep istişare ile götürmüştür. Hatta hiç kimse O’nun kadar istişare etmezdi. Bedir ve diğer savaşlara çıkarken yapılan istişareler ve farklı görüşlerin özgürce tartışılması meşhurdur. Hatta o istişare sonuçları kendi görüşüne uymasa da çoğunluğun görüşüne uyardı.

Raşid Halifeler de devlet yönetiminde hep danışmayı devam ettirmişlerdir. Zaten İslam hukukunda istişareyi terk ederek devlet işlerini tek başına halletmeye kalkışan devlet başkanı görevinden azledilir. Bugünkü meclis veya parlamentonun ilk uygulama örnekleri, hiç kuşkusuz asr-ı saadette yaşanmıştır.

Ancak, istişare edilecek konuların, Kur’an ve sünnette açıklanmayan ve sonuçta onlara ters düşmeyen konularda olması gerekir. Çünkü dince emredilen bir konuda istişare etmenin anlamı yoktur. O konuda istişare, olsa olsa icraatın nasıl yapılması hususunda olabilir. Kiminle istişare edileceği de önemlidir. Danışılacak insanların dindar, adaletli, bilgili, sır saklayan ve danışılan konuda uzman olması gerekir.

Şûra, istişare, danışma her zaman en iyiyi bilmek için de olmayabilir. Her şeyi herkese öğreten kişi bile istişare etmelidir. Çünkü bu aynı zamanda karşıdakine değer verdiğini göstermek, gönül almak, hasedi önlemek, insanları etkileyecek önemli kişileri doğru görüşe çekmek ve ikna etmek, ayrılıkları aza indirmek gibi bilip bilemediğimiz daha başka güzellikleri gerçekleştirmek için de yapılır. Onun için İslam’da danışma, yöneticiler için bir zorunluluktur.

Demokrasilerdeki yasama erki, meclis, bu özelliğini İslam’daki “şura meclisi”nden almıştır. İstişarede, şura meclisinde herkes düşüncesini rahatça, özgürce ve hiçbir şeyden çekinmeden açıklayabilmelidir. Ancak her zaman bir fikirde birleşme olmayabilir. Resülullah (sav) Efendimiz bu durumlarda, kendi görüşünün aksine de olsa, çoğunluğa uyardı. Bu güzel bir örnektir.

Fakat devlet başkanı yürütmeden sorumlu olduğu için, herkesi dinledikten sonra onun görüşü alınır diyen âlimler de vardır.

“O zaman istişarenin ne kıymeti var?” diyenlere, şöyle cevap verilebilir: “Evet, vardır. Çünkü başkan, meclisteki tartışmalardan bir fikir alarak doğruyu yakalayabilir, kendi görüşünü kısmen veya tamamen değiştirebilir. Böyle bir imkân vardır. Hem biraz önce “şûra, her zaman en iyiyi bilmek için de olmayabilir…” demiştik hatırlarsanız.

Sonuçta devlet ve toplum hayatının güzel idare edilmesi, hak ve hukukun korunması için sosyal hayatımızda danışma, istişare etme çok önemlidir. Bunu asla ihmal etmemeliyiz.

 

 [1] Şura,39.

 

[2]

Al-i İmran,159.