Dilençilik

Yukarda, Sevgili Peygamberimiz (sav. )  çalışmanın faziletini anlatan bir çok hadislerinde,

herkesi elinin emeğini yemeğe çağırmış,(Buhari,Buyu’,15. ),

nasırlı elleri övmüş,değişik meslek guruplarının faziletini  açıklamış, (Mesela bkz. Tirmizi, Buyu’, 4. ),

dilençiliği yasaklamış, acizlikten ve tenbellikten Allah(cc.)'a sığınmıştır.  (Buhari,Daavat,38,40,42, Cihad,25;Müslim, Zikir, 52(2706); vd. ). 

Böyle birine ip alıp dağdan odun getirerek satmasını tavsiye ederek pratik çözümler getirmiş ve sonucunu gözetlemiştir  demiştik. (Buhari, Zekat, 50, Buyu’, 15;Müslim, Zekat, 106-107. )                   
Gerçekten de dilencilik, insanın şeref ve haysiyetini zedeleyen, kişiliğini yok eden çok çok çirkin bir iştir. Ancak zaruret halinde caiz olabilecek bir haramdır. Bu da yirmi dört saat aç kalma, bir şahsa veya cemaate kefil olup da ödeyemeyeceği kadar borçlanma, bütün malını bir felakette kaybetme ve benzeri hallerdir. 

Sevgili Peygamberimiz’in (sav.)konu ile ilgili bazı hadislerini belirtelim:

"Sizden biri dilenmeye devam ettiği takdirde yüzünde bir parça et kalmamış halde Allah'a kavuşur."(Buhari, Zekât 52; Müslim, Zekât 103, (1040); Nesâi, Zekât 83, (5, 94). )

"Dilenmeler bir nevi cırmalamalardır.  Kişi onlarla yüzünü cırmalamış olur.  Öyle ise, dileyen hayâsını koruyup yüzsuyunu devam ettirsin, dileyen de bunu terketsin.  Şu var ki kişi, zaruri olan şeyleri iktidar sahibinden istemelidir".(Ebu Davud, Zekât 26, (1639); Tirmizi, Zekat 38, (681); Nesai, Zekat 92, (5, 100). )

Âiz İbnu Amr (ra) anlatıyor:

"Bir adam Resûlullah (sav)dan bir şeyler istedi.  Aleyhissalâtu vesselâm da verdi.  Adam dönmek üzere ayağını kapının eşiğine basar basmaz, Aleyhissalâtu vesselâm: "Dilenmede olan kötülükleri bilseydiniz kimse kimseye birşey istemek için asla gitmezdi!" buyurdular. "(Nesâi, Zekat 83, (5, 94, 95). )

 

O hadisi tekrar görelim:

"Kişinin iplerini alıp dağa gitmesi, oradan sırtında bir deste odun getirip satması, onun için, insanlara gidip dilenmesinden daha hayırlıdır.  İnsanlar istediğini verseler de vermeseler de. "(Buhari, Zekât 50, Büyü' 15. )

"Kim malını artırmak için insanlardan dilenirse, o mutlak surette ateş talep etmiş olur.  Öyleyse ister azla yetinsin isterse çoğaltmayı istesin, artık kendisi bilir!"(Müslim, Zekât 105, (1041). )

Kabîsa İbnu Muhârik radıyallahu anh anlatıyor:

"Sulh için başkasının diyet borcunu ödemeyi kabullenmiştim.  Bu hususta yardım istemek için Resûlullah (sav. )ı aradım ve karşılaştık.  Meseleyi açınca: "Bekle, bize sadaka malı gelecek.  O zaman ondan sana da verilmesini emrederim" buyurdular.  Sonra da: "ey Kabisa! İstemek, üç kişi dışında hiç kimseye helal olmaz: Sulh diyeti kabullenen kimse.  Buna, gereken miktarı buluncaya kadar, istemesi helaldir.  Ama o miktara ulaşınca, artık istemez.  Afete uğrayıp malını kaybeden kimse.  Buna da maişetini temin edecek miktarı elde edinceye kadar istemesi helaldir.  Fakirliğe uğrayan adam.  Eğer kavminden üç kişi, "Falancaya fakir düştü" diye ittifak ederlerse, geçimine yetecek miktarı elde edinceye kadar istemesi helaldir.  Bunlar dışında istemek, ey Kabîsa haramdır. "(Müslim, Zekât 109, (1044); Ebu Davud, Zekat 26, (1640); Nesai, Zekat 86, (5, 96, 97). )