Dili Koruma

Dil terbiyesi, her müslümanın en öncelikli meselesidir.  Belki İslam ahlakının yarısını bu terbiye oluşturur.  Çünkü dil kalbin dışa açılan kapısı ve aklın tercümanıdır.  Kişi önce onunla anlaşılr. İnsanları Allah(cc.)' a sevimli kılan, Peygambere komşu eden, cehennemden uzaklaştıran en önemli ahlak, dili kötülüklerden korumaktır.  Müslümanın insanlarla alay etmesi, kendisini veya başkalarını ayıplaması, kötü lakapla çağırması, hakkında su-i zan ve tecessüs etmesini, yani gizli kusurlarının peşine düşüp araştırmasını ifade etmesi, gıybet, yani dedikodu yapması, nemime, yani koğuculuk, yani laf getirip götürerek fitne çıkarması, yalan söylemesi, iftira etmesi, sövmesi, beddua etmesi ve lanetlemesi, dilini koruması gereken kötülüklerden sayılarak haram kılınmıştır. 

Allah (cc.) buyuruyor:

اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ۟

 

 

 يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ عَسٰٓى اَنْ يَكُونُوا خَيْرًا مِنْهُمْ وَلَا نِسَٓاءٌ مِنْ نِسَٓاءٍ عَسٰٓى اَنْ يَكُنَّ خَيْرًا مِنْهُنَّۚ وَلَا تَلْمِزُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْاَلْقَابِۜ بِئْسَ الاِسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْا۪يمَانِۚ وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ 

 

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَث۪يرًا مِنَ الظَّنِّۚ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًاۜ اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ اَخ۪يهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ تَوَّابٌ رَح۪يمٌ  

 

 يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَٓائِلَ لِتَعَارَفُواۜ اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ 

 

”Müminler ancak kardeştirler.  Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz. Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin.  Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler.  Kadınlar da kadınları alaya almasınlar.  Belki onlar kendilerinden daha iyidirler.  Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın.  İmandan sora fâsıklık ismi ne kötüdür! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerdir. 

Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının.  Çünkü zannın bir kısmı günahtır.  Birbirinizin kusurunu araştırmayın.  Biriniz diğerini arkasından gıybet edip çekiştirmesin.  Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz.  O halde Allah'tan korkun.  Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. 

Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.  Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık.  Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz, O'ndan en çok korkanınızdır.  Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır.”(Hucurat, 10-13. )

Alayın, kötü lakap takmanın, ayıplamanın, su-i zannın, kusur araştırmanın, dedikodunun her çeşidi, ister sözlü, ister yazılı, isterse işaretle olsun, haram kılınmıştır.  Aslında bunları yapanlar, bu yaptıklarının kişilik bozukluğundan kaynaklandığını ve kendilerini çirkin gösterdiğini bilseler, asla bunları yapmazlardı.  Ne var ki , cehaletin gözü kör olsun. 

Bunlar, kibir, gurur ve kendini beğenmişlik alametleridir.  Oysa kişiye kardeşini küçük görmek, şer olarak yeter de artar bile. 

 

Ya su-i zan? Yaptığının bilgiyle hiç alakası yok.  Bir gün mutlaka gerçek ortaya çıkacak ve kendisi rezil olacaktır. 

 

Oysa kişiye kardeşini küçük görmek, şer olarak yeter de artar bile.  Ya su-i zan? Yaptığının bilgiyle hiç alakası yok.  Bir gün mutlaka gerçek ortaya çıkacak ve kendisi rezil olacaktır.