Kitaplar

Allah’ın Yardımı Ve Zafer Şartları

Bu kitabımız, daha önce yazılan “Cihat Hak batıl Mücadelesi” kitabımızın bir tamamlayıcısı gibidir. O yüzden öncelikle hak, batıl ve cihat kavramlarını kısaca hatırlamamız yerinde olacaktır.

Kitap Ve Yazma Sorumluluğu

Yeryüzünün en harika varlığıdır o. Keremli ve bereketli bir dost, kıskanılacak bir sevgili, edinmek için yeri geldiğinde aç ve susuz bırakan, ayakkabı ve elbise sattıran, varlığı adama izzet ve itibar kazandıran asil varlık. Karanlığımıza meşale, kollarımıza altın bilezik, sanatımıza sırdaş, kalbimize sevgili, aklımıza marifet, varlığımıza irfandır o. Varlığı mutluluk verir, yokluğu acı ve ıstırap. Onunla hayat anlam kazanır, onunla tırmanılır yaşamın basamaklarına, uygarlık binası onun tuğlalarından örülür, onunla yaşar adam gömülse de mezarlara.

Batılılaşma Cinnetinde Aydınlar Ve Kurumlar

Avrupa ve ona sonradan katılan ABD haçlı savaşlarını hiç bırakmadı. “Batılılaşma” adıyla Tanzimat’tan beri sürdürdüğü çabanın aslında tek amacı vardır; İslamiyet’i öldürmek. İşte İslam coğrafyasında gördüğünüz gibi bunu kısmen başarmıştır da. Peki, yerine neyi koydu? Hristiyanlığı mı? Hayır,  dinsizliği.

Dinsizlik ile nursuz kalan zavallı “Batıcı” ve “karanlık” aydınımız hâlâ “Batılılaşma, Avrupa ve Amerika’yı her konuda örnek alarak gelişme ve kalkınmadır” der. “Her konuda” öyle mi? Şöyle bakarsanız ne kadar masum bir dava değil mi? Peki soralım;  “her konuda” Batı değerleri alınırsa, İslam’ı nereye koyacağız? Ona yer kalmadığından atacak mıyız? Batıcı aydın buna “evet” diyor. İşte sorun bu dinsizliktir. 

Batılılaşmanın Sonu İrtidat

Bir eğitimci ve davetçi olarak fırsat bulduğumuz her alanda Batılılaşmanın dinimiz, kültürümüz ve medeniyetimize açtığı tahribatı, Müslümanların iman, ibadet, hukuk ve ahlaklarına verdiği zararı, sebep olduğu dinden dönme ve kafirleşrmeyi anlattık durduk. Ancak, “söz uçar, yazı kalır” hikmetine uyarak bu konulara dair bilgi ve fikirlerimizi kısmen de olsa kağıtlara kaydetmek istedik. Allah Teâlâ kendimiz ve insanlık için hayırlı ve faydalı kılsın.

Peygamber Örnekliğinde Kalpten Dile Eğitim Ve Terbiye

Hz. Peygamber büyük bir muallim, yani eğitimci idi, usta bir öğretmendi. Zaten “Ben muallim, öğretmen olarak gönderildim” derdi. (İbni Mace, Mukaddime, 17.) Onun bütün öğretmenlere örnek olacak yönlerini iyi bilmemiz gerekir. Çünkü cahili Araplardan ashâb-ı kiram gibi ahlak ve fazilette erişilemez zirvelere yükselen insanlar yetiştirdiği gibi, o kısa tebliğ ömründe aynı zamanda büyük idareciler, hâkimler, öğretmenler, komutanlar, iktisatçılar gibi hayatın her alanında ihtiyaç duyulan insanlar yetiştirmiştir. Bunu hangi yöntemle nasıl başarmıştır, araştırmaya değmez mi?

 

[1] İbni Mace, Mukaddime, 17.

Peygamber Örnekliğinde Ahlak Ve Merhamet

Hep söylüyoruz; asr-ı saadette yaşanan İslamî hayat açısından bize ulaşan bilgiler, ucu bucağı olmayan bir denizdir. Bu kitapta da denizden bir damla sunmaya çalıştık. Bir damladır ama deryadan haber verir; kim onu küçük görebilir? İnsanın aslı da bir damladan ibaret değil midir? Belki evrenin kendisi de bir damla sudan yaratılmıştır. Akıllı insanlar damlayı hakir görmezler. Küçük şeylerden büyük faydalar edinirler. Bilirler ki atalar boşuna “damlaya damlaya göl olur” dememişlerdir.

PPeygamberimizin Mekke Hayatı Ve İslam'a Davet Cilt: 2

Bize göre, kendi zamanındaki cemiyeti en koyu cahiliye seviyesinden alıp koca insanlık âleminin başına taç olacak düzeyde kemale erdiren sevgili peygamberimizin hayatını, kişiliğini, ahlakını, davetini ve mücadelesini yazmak, okumak, yaymak hepimize bir borçtur. Ödemesi mutluluk veren bir borç! Kendini ona sevdirecek bir iş olduğunu düşündükçe insanın kalbini yerinden oynatan bir borçtur.

Peygamberimizin Mekke Hayatı Ve İslam'a Davet Cilt: 1

Bilindiği gibi siyer ilmi ucu bucağı olmayan bir denizdir. Konu hakkında onlarca ciltlik kitaplar, hatta büyük ansiklopediler vardır. Bu kadar malzemeden sonra yeni bir siyer yazmak cidden cesaret işidir. Ama olsun, biz veya başkası, kim ne yazarsa yazsın, bu iş hiçbir zaman bitmeyecektir. Çünkü her devrin insanına kendi dili ve üslubu ile bu ilim yeniden sunulacaktır. Biz bu davanın kuru kalabalığını artırsak, onun uğruna yazılan istatistiklere bir rakam eklesek, o da bir kâr değil midir? Nihayet bu bir muhabbet alameti sayılmaz mı? O zaman her çabaya değmez mi?

Devlet Ve Medeniyet Yolu Hicret

Bu kitap sadece büyük hicretleri tarihi bir olay olarak anlatmak için değil, aynı zamanda her yönüyle hicreti anlamaya, kavramaya, yorumlamaya ve yeri geldikçe söylem veya eylem olarak kullanmaya yönelik çabalar içindir de. “İçindekiler”e şöyle bir gözatma bile bu bakımdan kitabın zengin içeriği hakkında bir fikir verebilir. Rabbim, rızasını kazanma amacıyla İslam ve insana hizmet davası adına sunulmuş bu kitabı kabul buyurup faydalı kılsın.          

İrfan Hayatımız Üstüne Eleştiriler

İrfan hayatımız, yani tasavvuf ve tarikatlar üstüne eleştiri yapmak çok zordur, biliyorum. Çünkü bu taife mürşide teslimiyet ister. İtiraz ve muhalefeti büyük günah sayar. Gerçi “peygamberler hariç hiç kimse masum değildir, hata yapabilir, günah işleyebilir” derler. Bununla beraber “şeyhler mahfuzdur” diyerek yine de bir zırha büründürmüşlerdir. Kaldı ki günümüzde anlatacağımız sebeplerle halk ilimde geri bırakılmış, tarikat erbabı da bundan nasibini almıştır. Ehli olmadığı halde şeyhlik yapan eğitimsiz müteşeyyihler ve kendilerine benzeyen müritler genellikle cahil kalmışlardır. Maalesef bu yüzden kitaptan değil de kulaktan duyma birçok fikirlere haddinden fazla önem vererek, yolu kıssa, menkıbe ve kerametlere boğmuşlardır. Haliyle gelen haklı eleştirilere karşı da çok soğuk davranmışlar ve sahiplerini dışlamışlardır.

Peki, bunu bile bile bu konuda eleştiri yapmaya nasıl cesaret ediyoruz?

Birkaç sebebi var. Sadece şunu söylemekle yetiniyoruz; biz tasavvuftan yanayız. Bu müessesenin tarihi hizmetini takdir ediyor ve iyi niyetle asli vazifesine dönmesini samimiyetle istiyoruz. Unutmayalım, bu taifeye en gerçekçi eleştiriler, yine kendi erbabından gelmiştir.

Sayfalar