Kitaplar

Kitap Sevgisi Yazma Aşkı

Kitap muhteşem bir nesne, okumak harika bir olay. Beyaz bir sayfa var karşında, sanki beyaz bir sahne. Kelimeler birer oyuncu. Bakmayın siz hareketsiz durduklarına. Okumanın düğmesine dokununca film makinesi başlar çalışmaya, gözlerden zihne atlayan kelimeler, muhayyilede kostümlerini giyinmişler ve hayat sahnesine çıkmışlardır ve bizzat olayın içine katılarak gerçek bir macerayı yaşamaya başlamışlardır.

Aydınların Karanlığı

Avrupa ve ona sonradan katılan ABD haçlı savaşlarını hiç bırakmadı. “Batılılaşma” adıyla Tanzimat’tan beri sürdürdüğü çabanın aslında tek amacı vardır; İslamiyet’i öldürmek. İşte İslam coğrafyasında gördüğünüz gibi bunu kısmen başarmıştır da. Peki, yerine neyi koydu? Hristiyanlığı mı? Hayır,  dinsizliği.

Batılılaşmayla Hesaplaşma

“Batılılaşma”, Batı ülkeleri dışında kalan toplumların Batı’nın gelişmişlik seviyesine ulaşma çabalarıdır diye tanımlanır. Bize göre “Batılılaşma”, Müslüman birey, toplum ve devletlerin İslam kimlik ve kişiliğinden, idare, hukuk, eğitim, hatta kılık kıyafetten tutun da görgü kurallarına varıncaya kadar bütün hayat tarzından, müessese ve medeniyetinden zorla çıkarılıp, bütün kurum ve kuramlarıyla Batı medeniyetine girdirilme sürecidir.

Adı Konmamış Savaş

Batılı emperyalist güçler, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayıp ortadan kaldırdıktan sonra o toprakların üstünde kurdurup ilân ettikleri sözde İslâm devletlerine, Lozan’da da Türkiye’ye bir yalanı kabul ettirdiler: “Artık haçlı seferleri bitti.”


Bu ülkede “Batıcı” devlet gerek Milli Eğitim, gerekse her düzeyde şu yalan ile milleti kandırdı: “Artık haçlı savaşları tarih sayfalarında kaldı. Çünkü biz de Batılı bir devlet olduk. Batılı Hıristiyan ülkeleri ile artık dostuz. Bir daha din kavgaları yaşanmayacaktır.”

Derdimiz İslam

Bizim bütün derdimiz davamız İslam’dır.

İslam da Allah Teâlâ’nın biricik dinidir. Öyleyse bizim bütün derdimiz davamız, İslam’ı iyi öğrenip ihlasla yaşayarak ve insanları hikmetle ona davet ederek Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmaktır. İzzetimiz de, şerefimiz de, haysiyetimiz de, mutluluğumuz da, kurtuluşumuz da budur bizim. Hayatta başka sıkıntılar olsa da “dert edinmeye” değmezler.

Laiklik Sorgulaması

“Laiklik” Batıda çıkmış devlet çeşitlerinden birisidir. Çıkış sebebi insanları ve yönetimleri “Tanrı adına yetki kullandıklarını” iddia eden “kilise” veya “ruhban sınıfının” kan, gözyaşı ve zulüm dolu insafsız baskılarından kurtarmaktır. Nitekim “yönetimi bu sınıfın elinden alıp halka vermesi, din ve vicdan özgürlüğünü sağlaması, devleti dinler karşısında tarafsız, yansız ve etkisiz kılması” bakımından laiklik Batıya fayda sağlamıştır.

Gönül Azığı

Hiç şüphesiz yaşanmış hikâyelerle bir gerdanlık gibi işlenmiş kitaplar öteden beri daha kolay ve zevkli okunurlar. Seleflerimizden bize kadar gelmiş bir hayli güzel örnekleri bir düşünsenize!

İnsanı yaratan Allah Teâla da böyle yapıyor değil mi? Nitekim Kur’an-ı Kerim bu kadar kıssalar anlatır, nedendir dersiniz? İnsanı “Yaratan”, elbette onu en iyi bilendir.

Osmanlıdan Cumhuriyete Büyük Kırılma

İslam, Kur’an, sünnet ve ictihattan oluşan sosyal yapısıyla kendi coğrafyasında kendine özgü bir medeniyet kurmuştur. Bize göre, İslam, insan ve toprak birbirini tamamlayan bir üçlüdür. Burada oluşacak her kopma ve ayrışma, sonuçta bu sosyal zeminde bir kırılma ve deprem oluşturarak insan için çok büyük felaketlere sebep olacaktır.

Sistem ve Şeriat

Bu kitap çok önemlidir.

Çünkü Bu kitabı okumaya başlarken “bu ülkede insanlar % 99 Müslümandır” diyenler, kitabı bitirirken “acaba % kaç Müslüman var?” diye sorgulayacaklardır. Bu insanları körü körüne “tekfir” değil, yaşanan büyük etkilenmenin, kazanılan derin bilincin ifadesidir.

Eğer Müslüman olmak ve Müslüman kalmak bizim için önemliyse, içinde yaşadığımız hayat tarzını, yürürlükteki sistemi, kullandığımız kavramları, kısacası bütün söylemlerimizi ve eylemlerimizi yeniden düşünüp değerlendirmemiz gerekir.

İnancın Kıvancı

Bazı dostlarımdan, fikri eserlerin yanında ashabın ve selefin yaşadığı saf İslamî hayatı anlatan ve yorumlayan gerçek hikâyeleri eğitici içerikli ve terbiye edici kitaplar da yazmamı isteyen teklifler aldım. Biraz düşününce bu isteği haklı buldum. Öyle ya, yüce Yaratıcımız da bol bol kıssa anlatmıyor muydu Kur'an'da? Bizler onun ahlakı ile ahlaklanmanın yanı sıra ifade ve üslubunu da örnek almalı değil miydik?

Sayfalar