Niye Yazmıyorsunuz?

Bu yazının başlığını “Niye Yazmıyoruz?” diye koyacaktım. Sonra daha bir dikkat çeksin ve bir muhasebeye, bir sorgulamaya sebep olsun diye değiştirdim. Yani işin içine kendimle beraber sizleri de kattım.

Sorum önce kendime, sonra okuyucularımadır: Niye Yazmıyorsunuz?

Yazmanın faydaları meydanda olmasına rağmen maalesef bizde bırakın en azından anılarını yazacak birçok insan varken, âlimlerden ve aydınlardan ekser insanlar bile maalesef kitap yazarak geriye bir sadaka-i cariye bırakmamıştır.

Neden?

Bu konu üstünde düşündük. Biraz okuduk araştırdık. Birçok sebeplerini bulduk.

Mesela kimileri yazmanın mesuliyetinden korkmuştur. “Ola ki yanlış yazarsam, başkalarına da zarar veririm. Hatta bunun vebali öldükten sonra da devam eder. İhtiyat yazmamaktadır” demiş ve yazmamışlardır.

Bu psikolojiyi bilirim. Gençliğimde yazmamamın bir gerekçesiydi bu. Oysa bildiklerimizi yazsaydık, bilmediğimiz alana girmeseydik, sorun çözülebilirdi. Yazık etmişiz!

Yine de böyle düşünenlere saygı duyulur.

Kimileri yazmaya cesaret edememişlerdir.

Neden mi?

Yazmayı bir büyük iş görerek, kendilerini buna ehil görmemişlerdir.

Bir de tembellik vardır elbette. Konuşmak kolaydır, ununla tatmin olmuşlar. Yazmak zordur. Emek ister, sabır ister. Fedakârlık ister. Herkes o sabrı gösteremiyor.

Zamanla bu düşünceler bir zihin kaymasına da sebep olmuştur. Bu da büyük bir yanlışa!

“O nedir” mi diyorsunuz?

Bu zihin kayması, bazen yazanlara karşı tavır almak olarak ortaya çıkıyor. Yani yazanlara karşı “sen kim, kitap yazmak kim? Haddini bil bizim gibi” demeye götürür.

Bazen de hasede sebep olabilir. İşte bu çok çirkin bir şeydir.

Bazen de insanlar, oturup hata ararlar yazılanlarda. Aranırsa bulunur herhalde. Özellikle de bulmak için okunursa. Çünkü kusursuz kemâllik Allah Teâlâ’ya mahsustur. Kul işinde kusur olur.

Kusurların hoş görülmesi halinde bu tür teftişlerin çok zararı olmaz. Ama mutlak yanlış varsa, onun da düzeltilmesi gerekir. O yüzden okuduklarımızı eleştirel bir bakış açısıyla okumamız iyidir. Eleştiri de bu yüzden iyidir.

İyi olmayan, pireyi deve göstererek insanları üzmek ve ürkütmektir. Yazıdan soğutmaktır. Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek istemektir.

Bu konuyu biraz açalım isterseniz. Ama gelecek yazıda.