Sağlığımızın Kıymetini Bilelim

Zaman zaman kendimize şu soruyu sormalıyız:

“Hayatımızda sağlığın kıymeti ne kadardır?”

Bu soru bize sağlıklı olma şuuru kazandırır. Böyle bir soruyu sormak ve cevabını vermek hastalara da faydalıdır. Aslında sağlığın kıymetini en iyi onlar bilirler. Nitekim şair Bosnalı Sabit güzel beyitleriyle bize şu soruyu sordurmaktadır: “Sağlar bunu nereden bilecekler?”:

Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir,

Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ'at.[1]

Belki doktorlar ve hasta bakıcılar tecrübeleriyle bir fikir verebilir. Çünkü “Sağlığın değeri kaybedilince anlaşılır’’ sözü çok önemlidir. Bunu tecrübe söyletiyor. Siz istediğiniz kadar “sağlığın değerini iyi bilmeliyiz” deyiniz, hikâye gibi dinler insanlar. Ama ne zaman ki hasta olurlar, “onu kaybetmeden bilinmeli, onu kaybettikten sonra bulmak ne kadar da zordur” sözleri beyninde cirit atmaya başlar. Pişmanlıklar kavurur içini. Ne yaparsın, dünya böyle işte. Cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın dillere destan bir beyti vardır:

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

 

Bunu ne zaman söylemiştir, biliyor musunuz?

Hastalanıp yatağa düştüğünde!

İbret alalım ve sağlığımızı iyi korumaya çalışalım.

 

 

[1] Bugünkü dile çevrilirse şöyle denebilir:  “En uzun geceyi (21 Aralık) müneccim veya muvakkit nerden bilsin, sen asıl gama, kedere düşmüş kişiye sor gecelerin kaç saat olduğunu. Zira gam çeken geceleri hiç uyuyabilir mi? En iyi o bilir gecelerin ne kadar uzun olduğunu.”