Yazılar

“İmanın Kıymeti Ve Korunması”

Kitap “Toprak”tan çıkmış. Toprak, Beyan Yayınlarının yavrusu. Kibar bir kapak, titiz ve temiz bir baskı, 248 sayfa.

Kitaba “İthaf”la başlanmış. İthaf Bedîüzzaman Saîd Nursî’ye yapılmış. önce bir rüya var. Demek yazarı oldukça etkilemiş. Okuyalım mı?

“İmanın Kıymeti Ve Korunması” II.

önceki yazımızda size bu kitaptan bahsetmiştik. Kısaca içeriğini sunmuş ve bazı alıntılarla kitaba biraz daha yaklaşacağımızı söylemiştik. Bu gün size bu kitabın önsözü’nden alınmış birkaç paragraf sunmak istiyorum.

“İman, Peygamberimiz Hz. Muhammed (as) in Allah (cc) tarafından Kuran ve Sünnet ile tebliğ ettiği kesin olarak bilinen haberlerin, ilahi esas ve hükümlerin hem toptan tamamına, hem de ayrı ayrı her birine, Allah’ın ve Resulünün muradına, kasdına, dileğine uygun olarak iman etmektir.

Toplumsal Muhalefet

Artık Türkiye’deki sistem, bir yol ayırımına gelmiştir. Ya bu ülkede Müslümanların da yaşadığını kabul edecek ve beynelmilel hukuka, ilkelere ve anlaşmalara uyacak, ya da yavaş yavaş zayıflayacak, Allah korusun, parçalanacak ve yok olacaktır.

İslamî Muhalefetin Kaynağı

Bir önceki yazımızı şöyle bitirmiştik: “Soru şu; Müslümanlar, bulundukları ülkede kendi yönetimlerini oluşturamazlarsa ne yapacaklar?”

Müslümanlar, bulundukları ülkede kendi yönetimlerini oluşturamazlarsa, hiç olmazsa temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alan anlaşmalar yapabilirler.

Böyle bir anlaşma varsa, aslında İslam dışı yönetime itaat değil, yapılan anlaşmaya riayet etmek söz konusu olacaktır.

Ölçülere Dikkat

Hüseyin Şakir demiş ki:

Her kimin olsa evinde dû zeni,
Bozulurmuş o kişinin düzeni.

Adamın biri sabahleyin erkenden camiye gidermiş ama, her zaman birisini kendinden evvel gelir bulurmuş. Fazilette ona yetişmek için çok çabaladıysa da olmamış. Umudunu kestiği gün ona demiş ki:
- Bu fazileti neye borçlusun? Adam:
- İki evliliğe, demiş.

Bizim abid efendi bu fazilete heves ettiğinden bir daha evlenmiş. Gerçekten de evdeki kavgadan usandığından, o adamdan daha erken gelmeye başlamış.

Şeytanla Sohbet

Hayal âleminde şöyle bir dolaşırken uzakta yol üstünde yatan birisine rastladım. Yanından geçerken “uyanıksa bir selam vereyim” diye bakınca bir de ne göreyim; yatan şeytan değil mi?

Haliyle birden şaşkınlığımı gizleyemedim ama aniden başımı çevirdim mel’undan ve “Şeytan görsün yüzünü” diyerek yoluma devam etmek istedim. Fakat o bir anlık şaşkınlığımdan faydalandı ve bana laf attı:

“İlkeler” yeşillik mi?

Kendilerini “solcu, laikçi, ulusalcı” diye adlandıran bir cephe, konumunu kaybetmeden kaynaklanan korkunç bir kin ve nefretle, biraz da hasetle, kıskançlıkla halka karşı, halkın dinine, kültürüne, medeniyetine, örf ve adetlerine karşı amansız bir kavgaya girişmişlerdir.

Aslında bu kelimelerin yan yana gelişinde gerçekten büyük bir garabet ve yanlışlık vardır. çünkü sosyalist enternasyonel ile ulusalcılık yan yana nasıl durur? Düşünmesi bile bir garip!

Ama burası Türkiye. Burada ilkeler yemekte yeşillik, sohbette çerez. Ya da acıkınca yenen cinsinden “helvadan putlar”…

Sosyal Deprem

Asırlar öncesinde bir sosyal deprem yaşamışız. Şimdi yaşadığımız "buhranlarımız" hep ondan sonra gelen artçı depremlerdir.

Said Halim Paşa'yı tekrar okuyorum. Güncel meselelerimize o kadar yakın ki; mübarek sanki ölmemiş, aynı zamanı paylaşıyoruz. Gördüğüm bir fark var sadece; onun tehlikesini yazıp korktuğu şeyi, bizim gerçekleşmiş görüp yaşıyor ve yazıyor olmamız.

“Miyavvv!..”

Allah beni affetsin!

Kızmayın yahu, sizi de affetsin. Hatta tövbe eden bütün insanları da. Şu dünyanın başına bela olmuş Yahudileri bile affetsin. Yeter ki tövbe etsinler…

Niye mi böyle dedim?

Muzipliğime mani olamadım da ondan. Ama vallahi billahi suç benim değil, “www.Habervaktim.com”un.

Nasıl mı?

Yahu şu haberi okur da muzipliğiniz tutmaz, şaka damarınız kabarmaz mı?

“ 'Büyük Ergenekoncu' yine sahnede!

Allah Bizi Islah Eylesin

İçinde bulunduğumuz zamanın sıkıştırmaları karşısında bazen bunalıyoruz, sağa sola bakıyor ve bir yardımcı arıyoruz. Bir teselli, bir tutamak, bir dert yoldaşı, “kabz”ımızı “bast”a çevirecek nur yüzlü birisi…

Sağdan soldan eli, beli, beyni silahlı çeteler ve eşkıyalar hakkımıza hukukumuza saldırıyorlarken, bizi kurtarmalarını umduğumuz, hatta bunun için görevlendirdiğimiz ve ücret verdiğimiz insanların ihanet ettiklerini görüyor ve ümitsizliğe kapılıyoruz.

Bazen Akifcesine,

“Ya Rab! Bu karanlık gecenin yok mu sabahı?
Mahşerde mi yoksa biçarelerin yoksa felahı?”

Sayfalar