Yazılar

Komşularımız Önceliklidir

Komşularımıza karşı güler yüzlü tatlı dilli olalım.

Onlarla karşılaştığımızda selamlaşmayı, hâl hatır sormayı unutmayalım.

Neşe ve kederlerini paylaşmayı ihmal etmeyelim.

Sağlık ve hastalıklarında, üzüntü ve sevinçli anlarında, düğün ve bayramlarda kendilerini ziyaret etmek, onlardan biri vefat ederse yakınlarına başsağlığı dilemek, kendilerine maddî manevî destek olmak, cenazenin kaldırılmasında yardımcı olmak üstümüzde bir haktır.

Yine dâvetlerine icabet etmek, çocuklarını kendi çocuklarımız gibi sevmek, koruyup gözetmek de komşuluk görevlerindendir. 

Komşularımızı Ziyarete Başlayalım mı?

İnsan yalnız yaşayamayan sosyal bir varlıktır. Mecburen birlikte yaşayacağız.

Komşularımız, bize en yakın olanlarımızdır. Çoğu zaman onlar, yakın akrabalarımızdan daha yakındır bize. İlgide de sevgide de akrabadan öte de olabilirler.

O zaman en fazla görüştüğümüz, sevip muhabbet ettiğimiz insanlardır onlar. En fazla iyilik ve ikram etmemiz, esirgeyip korumamız gerekenlerdir.

Şu salgın dönemi komşuluk ilişkilerimizi de vurdu maalesef. Ama salgın kısmen etkisini yitirdi gibi. Ne dersiniz, yeniden başlayalım mı kısa da olsa komşu ziyaretlerine?

Yenilendik

Sevgili kardeşlerimiz, bugün hala o müjdenin etkisindeyim:  www.cemalnar.com

Sitemizin “Anasayfa” katagorisine bakarsanız görürsünüz ki artık evrensel bir siteye dönüştük. Evet, yenilendik ve görsel anlamda da geliştik. Bundan sonrası için de Allah Teâlâ’ya tevekkül ediyor, tefviz-i ümur ile işlerimizi ona ısmarlıyoruz. Hasbunallah, la havle vela kuvvete illa billah!

Derdimiz, davamız nedir, neyi amaçlıyoruz bu site ile?

Çok Mutluyuz

Değerli okuyucularım, bugün çok mutluyum. Allah Teâlâ’ya hamd-ü sena ve şükür ediyorum.

Neden mi?

Günlerdir “müjde” diyerek duyurduğumuz sitemiz açıldı. Bu bizim için çok önemlidir. Çünkü bir hoca olarak üstümüzde bilgi sunma, öğretme, yol gösterme, İslam hakikatini tebliğ etme, iyiliğe teşvik, kötülüğe duyarlı olma sorumluluğumuz vardır. Bizim varoluş amacımız budur bir Müslüman olarak.

Bugün bu müjdeyi verirken Facebook sayfamızda, yukarıdan aşağı şunları söyledik:

Ayıp Oluyor Beyler!

Terör belasının açtığı ateşle ülkenin bağrı cayır cayır yanıyor. Ama buna elbirliği ile çare olacak siyasiler ve onların liderleri hala bir araya gelemiyorlar.

Davet mi, ziyaret mi?

Sen mi bana gelirsin, yok ben mi sana giderim.

Yahu memleket yanıyor, enaniyet davası sürecek zaman mı?

Ayıp oluyor beyler!

* * *

Neden 550 milletvekili var?

Bu sayı daha aşağıya çekilemez mi? Siyasilerin sus payı verme mecburiyetlerine mahkum muyuz biz?

Bunu neden gündeme getiriyorum?

Madımak Fitne Olmasın

Madımak zaten bu milletin başına bela oldu. 2 Temmuz 1993 yılında öyle olaylar cereyan etti ki; bir Kahramanmaraş’lı olarak “biz bu filmi görmüştük” dememek elde değildi.

Olay çok acıdır; mezkur tarihte Sivas'ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilmiş olan Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin yakılması ve 37 yazar, ozan, ve halktan kişilerin yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanır.

PKK Cehennemdir

Bir yazımızda PKK nın “gavur ekmeği yiyerek müslümana kılıç sallayan” bir taşeron örgüt olduğunu yazmıştık.

Bu ve benzeri yazılarımızda demek istediğimiz şu ki PKK zalim bir kanlı terör örgütüdür. Onu sevmek ve desteklemek, zalimimin zulmünü sevmek ve desteklemek olduğundan büyük günahtır ve cehennemde yanmaya sebeptir.

Bu bizim kendi kanaatimiz değildir. Bu Allah Teâlâ’nın sözüdür. Sözün aslı şöyle:

Niçin okumak?

“Niçin okuruz?” önemli bir sorudur. Bazıları buna “iyi vakit geçirebilmek, hayatta mutlu olmak, edebi, bedihi zevkleri tatmin, yalnızlığı değerlendirmek” türünden birçok cevaplar verebilir. Veriyorlar da nitekim.

“Gavurun Ekmeğini Yiyen” PKK

Bütün atasözlerimiz gibi bu da binlerce yıllık deney, birikim ve tecrübeye dayalı haklı ve hikmetli bir sözdür: “Gavurun ekmeğini yiyen, onun kılıcını çalar”.

Doğrudur, o ekmeğin bir hatırı vardır. Daha doğrusu bir yaptırıcı gücü vardır. Bir bedeli, bir mecburiyeti vardır. Madem gavurun ekmeğini yiyorsun, onun kılıcı ile müslümana vurmak zorundasın.

Vurmazsan ne olur?

Ekmeğin kesilir. Bunu biliyorsan, gavur adına müslümana vurursun. Çünkü bu vaziyette dinin imanın kalmamıştır. Ekmeği de, bütün rızkını da Allah Teâlâ’nın verdiğini unutmuşsundur artık.

Müceddid Mülhidi Susturdu

Diyarbakır İmam Hatip’te okuduğum yıllarda duymuş, ama ne yalan söyleyeyim inanmamıştım. Bu kadar da sinsi bir sahtekârlık, samimiyetsizlik, iki yüzlülük ve İslam düşmanlığı düşünememiştim o saf gençlik yıllarında. Oysa bugünlerde Abdulkadir Badıllı’nın “Bediuzzeman Said Nursi” adlı eserinde (1/272) yeniden okuduğumda gençliğime acıdım.

Zavallı gençlik, ne kadar da aldatılıyorsun!

Sayfalar