Alim Davet Ve Enbiya

Bugün hayırlı amellerin en büyüğü, dini tanıtmak, öğretmek, benimsetmek, yaşamaya ve yaşatmaya teşvik etmektir. Devlet ve toplumda konumunu, önemini ve etkisini artırmaktır.

Bunun için çalışmak, cihadın ta kendisidir. İslam’ın ibadet, ahkâm ve ahlakını ihya etmeye, yaşatmaya gayret etmek, evet, çağımızın en büyük cihadıdır.

Bilhassa şu zamanda ki: İslami esaslar yıkılmaya bırakılmıştır.

Allah yolunda binlerce nakdi tutarda sadakalar verilse, şer’i meselelerden birini yerine getirme sevabına eşit olamaz. Çünkü böyle bir fiil, yaratılmışların en büyükleri olan peygamberlere uymaktır; onlarla kurulan bir ortaklıktır.

Öyleyse rahatlıkla şunu ifade edebiliriz ki, din-i mübîn-i İslam'ı tanıtmak, Allah Teâlâ’yı, Peygamber Efendimizi, Kur'an'ı, iman esaslarını ve İslam'ın şartlarını anlatmak bir mü'minin en önemli vazifesidir. Dünyada tebliğden daha mukaddes bir vazife yoktur.

Eğer ondan daha kutsal ve Allah indinde daha makbul bir vazife olsaydı, Allah en sevdiği kullarını o vazifeyle yeryüzüne gönderirdi ve onu en önemli yakınlık vesilesi kılardı. Oysa Cenabı Hak, peygamberlerini tebliğ vazifesiyle gönderdi ve onları kendine en yakın kullar yaptı.

Enbiyâ-ı İzâm'ın yakınlığı, o ilahî mesajı hayatlarının gayesi sayarak insanlığa ulaştırma azim ve gayretinde olmalarından dolayıdır. Öyle ise, Allah'a yaklaşmanın en emin yolu da tebliğdir.

İnsanlar bu davet ve tebliğ yoluna hakkını vererek ne kadar yakın dururlarsa, Allah'a da o kadar yakın olurlar.