İnsanî İlişkilerin Özü

Tek kelime ile özetlersek, insanî ilişkilerin özü sevgi ve saygıdır. Yani insanın kendisine sevgi ve saygıdır. 

Çünkü mükerrem bir varlıktır. Allah Teâla’nın özel yarattığı, özel donattığı ve özel görevler verdiği bir mahlûktur. Görevine uygun yaşarsa, hem kendisiyle, hem kendi cinsi veya değil, diğer yaratıklarla uyum içinde yaşar ve mutlu olur. Değilse, kendi içinde bunalımlı, çevresinde ve toplumunda sorunlu biri olacaktır. Amaç insanın mutluluğu ise onu da asla yakalayamayacaktır.

Nedir bu görev?

Bize göre gayet açık; Allah Teâla’ya kulluk. Âlim ya da ümmî her müslümanın çok rahat cevap verdiği öyle sorular ve sorunlar vardır ki, çağlar boyu dışımızdaki insanlar, bilginleriyle, düşünürleriyle bunların cevabını aramışlar, ama tatmin edici bir cevaba erişememişlerdir. İntiharlara kadar uzanan bir düşünce serüveni bu. Biz kimiz? İnsan nedir? Niçin var? Nerden, nasıl, niçin geldi, nereye niçin gidiyor? Bilgi denilen nedir? Değeri veya gerçekliği ne? Mutluluk bu soruların ardında. İyi de, kendine kalırsa insan, bu sorulara nasıl cevap bulur? Bu cevabın nihaî cevap olduğunu kim iddia edebilir?

İşte imanın değeri burada. İşte bu sebeple İslam en büyük nimetimiz. Bu soruların cevabını her mümin bilir ve bunun huzurunu yaşar.

Bize göre insanı ve evreni Allah yaratmıştır. Evrene mutlak itaat edeceği yasalar koymuştur. Bize de ihtiyari yasalar koymuştur. Daha doğrusu uyulması mecburi, ama kabul ya da reddi insanın seçimine bırakılmış yasalar.

Böyle olunca Allah Teâla’ya ve yasalarına uyan bir inanan, bilir ki inkârcı insan ve şeytan hariç evren ve içindeki her şey, kendisi gibi Allah Teâla’ya inanan ve itaat eden varlıklardır. Yani kardeşidir. Dostudur. Hatta Allah Teâla onları kendisine yararlı olsunlar diye yaratmıştır. O yüzden sever onları. Ayı, güneşi, yıldızları sever, hayvanları, bitkileri sever, suyu havayı sever ve teşekkür eder. Hep beraber aynı Allah Teâla’ya ahenk içinde kulluk ederler.

Uyuma bakın siz. Huzura bakın. Emniyet ve güvene bakın!...

“Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” budur işte.

Yaratanı ile barışık olunca insan, kendisiyle, ailesiyle, toplumla ve evrenle de barışık olur haliyle. Bu insanın mutluluğunu kim ve ne gölgeleyebilir? Nimet görse bilir ki ondandır ve bir işe yarar; şükreder. Musibet görse, bilir ki ondandır ve bir işe yarar; sabreder ve hamdeder. “Kahrın da hoş, lutfun da hoş” diyenin mutluluğunu kim bozabilir?

“Görelim Mevla neyler – Neylerse güzel eyler” diyeni kim stres ve bunalımlara atarak huzursuz edebilir?

Onun için kısa ve kestirmeden giderek “ilişkilerin özü, sevgi ve saygıdır” dedik.