Laiklik Daha Elden Gitmedi

Laiklik elden gidiyor diyerek yıllardır din düşmanlığı yapıldı bu ülkede. Dinin öğrenilmesi, yaşanması, yayılması yasaklandı. Aksine davranışlar “irtica” adıyla ezildi. Hatta darbelerin en büyük gerekçesi bu idi. Şimdi bu zulmü yapanlar, “laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür” diyorlar. Bu ne yüzsüzlük!

Zamanımızda laiklik ve sekülerizm adına ne cinayetler işlenmektedir. Müslüman bir ülkede Allah'ın haram kıldığı şeyleri yasama, yürütme ve yargı adıyla nice kurum ve idareciler, daha çok da onların talimatlarıyla uzman bilginler, hukukçular helâl kıldılar.  Allah'ın "yapmayın" dediği şeyleri emrettiler, "yapın" dediklerini de yasakladılar veya emir olmaktan çıkardılar. Mesela içki, kumar, zina gibi kesin haramlar yasak olmaktan, zekât, öşür, hac ve sair emirleri de emir olmaktan çıkardılar. Böylece değişik ayette ifade edilen şirk gerçekleşmiş oldu. Bu da çağdaş bir “dinden dönme” ve “irtidat etme” olaylarına kapı açma, zemin oluşturmadır.    

Bu durumda imanı kurtarmak için şunlara dikkat etmek gerekir: İslam’ın kanunlarına ters düşmeyen kanunlarda sorun yoktur. Bizi ilgilendirmez der, geçeriz. Ama onlara ters düşen, onlara karşı konulan kanunlar ise asla ve kat’a yürekte kabul görüp tasdik edilmemeli, sevilip benimsenmemeli, zaruret olmadıkça da uyulmamalıdır. Demokratik ülkelerde muhalefet yasaldır. Pasif direniş bir haktır.

Buna göre dünya içkiyi, kumarı, zinayı ve benzer haramları serbest etse, biz yine de onları haram bilir ve kaçınırız. Başkasının serbest bırakması bizi ırgalamaz. Mesela tesettür bir emirdir. Kanunlar bunu yasaklasa bile biz o kanunları muhalefet hakkımızı, pasif direniş hakkımızı kullanarak kabul etmez, benimsemez ve sevmeyiz. Zaruret olmadıkça itaat da etmeyiz. Gerekirse bu konuda bedel öder, maddî ve manevî fedakârlıklarda bulunuruz.