Ölüler Aramızda Nasıl Yaşarlar?

Bu gün, geçmiş asırda yaşayanlara göre bizim en büyük şansımız, her halde, yazının üzerinden bunca yıl geçmesi ile okunacak kitapların çok olmasıdır. Onların uygarlığı ile çağımızın uygarlığı arasındaki farkı, en iyi kitapların sayısı ortaya koyacaktır.

Bu gün bir çocuğun bile bilebildiği birçok gerçekleri, Allah bilir eski bilginler hangi çabalarla elde etmişlerdir. O yüzden, onların birikimleri üzerinde oturan bizler, onlara ne kadar minnet ve şükran duysak azdır.

Bir de kaleme ve kâğıda saygı ve sevgi!

Kuşkusuz en büyük minnet ve şükran, hamd ve övgü ile birlikte, insana kalemle yazmasını öğreten, insana bilmediklerini belleme nimetini veren Allah Teâlâ’yadır.(Bkz. Alak 1-5,Kalem 1,Tur 2-3.)

İşte bu nimet sayesindedir ki insan, evren içinde yücelik ve değer kazanmış, güçlenmiş, eşyayı ve diğer canlıları Allah’ın izniyle emri altına alabilmiştir.( Casiye 13)

İnsanın en büyük olgunluk aracı kalem olmuştur, yazı olmuştur. İnsan, ilkellikten ancak okuma ve yazma ile kurtulmuştur.

Unutmamak gerekir ki insanın ömrü, yazdığı eserler sayesinde devam eder, ölümden sonra sanki ikinci bir hayata geçer. “İkinci bahar” tadında bir hayat!

Bugün benim için bir Buharî, bir İbn Hişam, bir Gazalî, bir Hamdi Yazır, bir Akif ölmemiştir. Çok yaşayandan daha çok onlarla sohbet ediyor, seviyor ve varlıklarından faydalanıyorum.

Nasıl mı?

Yazdıkları yüzünden!