Yazılar

Yan Gelip Yatarak İktidar Olunmaz

Siyaset ya kendine, ya da millete hizmet için yapılır. Doğrusu siyaset milletin sorununu çözmek için vardır. Bu yüzden hazineden para alırlar, bu yüzden maaşları, özel güç ve imkanları vardır.

Peki şimdi mecliste olanlar ne yapıyor? İki amacı da gerçekleştiriyorlar. Kimisi kendisi için, kimisi millet için, kimisi de her ikisi için.

Yargı da Hesap Verecek

Danıştay Başkanlar Kurulu'nun 3.5 saat süren toplantısının ardından Birden, Başkanlar Kurulu üyeleri ile düzenlediği basın toplantısında, tam bağımsız bir yargının tesisi için görüş ve önerilerini milletle paylaşmaktan geri durmayacaklarını belirtmiş.(*)

Üslubuna bakarsanız öyle bir hava veriyor ki, sanki ortam 12 Eylül, açıklama yapmak çok tehlikeli, ama o vatansever başkan her türlü tehlikeyi göze alarak tam bağımsız bir yargının tesisi için görüş ve önerilerini milletle paylaşmaktan geri durmuyor.

Kendime Kızıyorum

Gazete veya haber sitelerinde yazmak biraz da güncel yazmayı gerektiriyor. Daha önce öğrendiklerinizi projektör gibi olaylara tutuyor ve yorumluyorsunuz. Arka planı görmeye çalışıyor, muhtemel olayları önceden sezmeye ve doğru davranışları önermeye gayret ediyorsunuz. Ya da olan biteni değerlendiriyorsunuz.
Ama bazen de “bütün bunlar anlamsız. Bunu olay sahibi de biliyor. Yanlışı da bilerek yapıyor. Kamuoyunun da bunu bilmesi gerek. Senin bunları yorumlayacağım diye zaman öldürmene gerek var mı? Daha faydalı işler yapamaz mısın?” diyerek kendime kızıyorum.

Yargının Dili

Bizim bildiğimiz yargı adamları öyle ulu orta sokaklara çıkıp gezip tozmaz, çok sık da konuşmazlar. Ciddi ve olgun bir duruş sergilerler. Güven veren saygın bir tavırları vardır. Bir konuşur, pir konuşurlar. Herkes de ciddiye alır dinler. Bunun yaşayan bir örneğidir mesela Sami Selçuk.

Sözün yalama olduğu bir zamanda çok konuşan adamın da değeri düşer. En azından sözlerinin değeri düşer. Söz gümüş ise sükût bunun için altındır.

Hani Dogmaya Karşıydınız?

Kendi tabiriyle bir “keçi” ile baş edemeyen Sabih Kanadoğlu konuşmaya ve konuştukça da inciler dizmeye devam ediyor.

Aslında davasını savunan adamları severim. Ama savunma deyince akla hemen akıl mantık gelir, bilgi belge gelir. Savunma bunlarla olursa güzeldir. Bütün bunları yok sayarak yapılan bir savunma da savunma olmaz, saçmalama olur. Saçmalayan adam da sevilmez haliyle.

Sabih Kanadoğlu da sonunda bu pozisyona düşüyor. Kalıp yerinde, kelam yerinde, ilim ve tecrübe de var. Neden bu durumlara düşüyor öyleyse?

Dikkat Karakol Baskını Olabilir

Allah korusun, bugünlerde karakol baskınları olabilir. Toplu halde üçyüz kişi, beşyüz kişi sınırlardan geçebilir. Sınırlarda hükümetin tahsisat ayırmadığı için baraka gibi olan karakollardaki (!) yavrularımız teröristlerin hedefi olabilir.

Dikkat, bu günlerde şehirler de tehlikeli olabilir. Toplu taşıma alanları, iş merkezleri bombalarla sarsılabilir.

Gerçek İle Sahtesini Ayırmak

Yeryüzünde Allah tealayı bilme, sevme, sayma için, yani O'na kulluk için varız. Bunun yolunu yordamını bize din öğretir.

Allah katında yegane geçerli din, İslamdır. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar, -hepsine salat, hepsine selam- bütün peygamberler, İslam dinini tebliğ etmişlerdir.

Her İhtida Bize Bayram I

İnsan kainatın göz bebeğidir ve çok kıymetlidir. Biz “İmanın Kıymeti ve Korunması” kitabımızda “İnsanın Değeri”ni konu ettiğimiz için burada tekrarlamayalım ancak unutmayalım ki Allah Teâlâ insanı özel olarak elleriyle, hem de en güzel kıvamda, maddî ve manevî olarak en iyi biçimde donatarak yaratmış ve kendi ruhundan üflemiştir.

Melekleri ona secde ettirmiş, yerleri gökleri istifade için onun emrine vermiş, dünyada ve ahrettte mes’ud ve bahtiyar etmek için din gönderip sevdiği Peygamber Efendilerimizi (sav) ona hizmet ettirmiştir.

Irz Ve Namus Nereye Gidiyor? I

Önce bir haber:

“Istanbul'daki ailesinin yanindan, Zonguldak'a giden Karaelmas Üniversitesi öğrencisi A.T. (22) yolda sancilandi. Otobüs Hendek'teki bir dinleme tesisinde mola verince, A.T. tuvalete girip doğum yaptı.

Yanlışa Tavır II

Bütün yazılarımızı konularına göre tasnif edelim dedik. Bu arada bu ve bir önceki yazımız da yayınlanacaklar dosyasında bulundu. Oysa daha önce yayınlanmış, ama yerinden kaldırılmamış.

Sayfalar