Kendi tabiriyle bir “keçi” ile baş edemeyen Sabih Kanadoğlu konuşmaya ve konuştukça da inciler dizmeye devam ediyor.
Aslında davasını savunan adamları severim. Ama savunma deyince akla hemen akıl mantık gelir, bilgi belge gelir. Savunma bunlarla olursa güzeldir. Bütün bunları yok sayarak yapılan bir savunma da savunma olmaz, saçmalama olur. Saçmalayan adam da sevilmez haliyle.
Sabih Kanadoğlu da sonunda bu pozisyona düşüyor. Kalıp yerinde, kelam yerinde, ilim ve tecrübe de var. Neden bu durumlara düşüyor öyleyse?