Nitekim O (sav),
yüklendiği bu ağır vazife ve mes’ûliyetten dolayı, gördüğü bin bir türlü eziyet
ve sıkıntıya bir nebze olsun aldırmadan, fert fert, kapı kapı dolaşıp Allâh’ın
dînini insanlara teblîğ etmiş, taşlanmayı göze alarak Tâif’e gitmiştir. En ağır
hakaretlere göğüs gerip, yarı vahşî câhiliye kavimlerine İslâm’ı anlatmıştır.
Bu vazife
kendisinden sonra ümmetine yüklenmiştir. Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Siz, insanlığın
(iyiliği) için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder,
kötülükten sakındırırsınız…” (Âl-i İmrân, 110)
Rasûlullah (sav) da
şöyle buyurdular:
“İyilik yapanlar
için, hattâ kendi âilesine ve tâbîilerine iyilik yapanlar için bile cennette
konaklar vardır.” (Taberî, Câmî, Beyrut 1405 XIV, 61)
Kinde
Kabilesiʼnin temsilcileri, hicrî 10. senede, altmış veya seksen kişi olarak
gelip, Mescid’de bulunan Peygamber Efendimiz’in huzuruna çıkmışlardı.
Rasûlullah (sav):
“–Allah beni hak
dinle peygamber olarak gönderdi ve bana bir de Kitap indirdi ki, ona bâtıl ne
önünden ne de arkasından yaklaşamaz!” buyurdu. Kinde temsilcileri:
“–Bize ondan
biraz okuyup dinletebilir misin?” dediler.
Rasûlullah (sav)
Efendimiz Sâffât Sûresiʼnin başından okumaya başladı:
“Saf saf dizilmiş
duranlara, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız
birdir. O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların
Rabbidir.” (Sâffât, 1-5)
Allah Rasûlü
(sav) bu âyetleri okuyup susmuştu. Hiç kımıldamadan duruyordu. Gözleri
yaşarmış, gözyaşları sakalına doğru akmaya başlamıştı. Kindeliler:
“–Biz Sen’in
ağladığını görüyoruz? Yoksa Senʼi gönderen Zât’tan korktuğun için mi
ağlıyorsun?” dediler. Peygamber Efendimiz (sav):
“–Beni korkutan
ve ağlatan, Allâh’ın beni kılıcın ağzı gibi ince ve keskin olan dosdoğru bir
yol üzere göndermiş olmasıdır ki, ondan azıcık eğrilsem, helâk olurum!”
buyurduktan sonra:
“Hakîkaten, Biz
dilersek Sana vahyettiğimizi ortadan kaldırırız; sonra bu durumda Sen de Bizʼe
karşı hiçbir yardımcı ve koruyucu bulamazsın.” (İsrâ, 86) âyetini okudu. Bunun
üzerine Kinde temsilcileri müslüman oldular. (Bkz. İbn-i Hişâm, IV, 254; Ebû
Nuaym, Delâil, I, 237-238; Halebî, III, 260)
Velhâsıl
Peygamber Efendimiz (sav), yüklendiği tebliğ mes’ûliyetinin idrâki içinde, fiiliyle, kavliyle ve güzel ahlâkıyla bütün
insanlığı kuşatan bir “Rahmet” olmuş, bu hususta hiç yorgunluk ve bezginlik
göstermemiştir. Risâlet hayatı boyunca ulaşabildiği her insana tebliğde
bulunmuş ve cihânın geri kalan kısmına İslâm dâvetini ulaştıracak, İslâm
sancağını emin bir şekilde taşıyacak güzîde bir nesil yetiştirmiştir.
Hiç şüphesiz
artık bu görev ümmetinindir. Belki de onun ahiretten büyük kaygısı, ümmetinin
bu vazifeyi hakkıyla yapıp yapmadığıdır.
Ne dersiniz,
yapıyorlar mı?
Alimlerimizi Öldürdüler
Yetim ve Mü’min
Plan Program Tedbir Disiplin
Alimler ve Zalimler
Vaziyeti Anlamak
Kendimize Düşeni Yapıyor muyuz?
Dünya Görüşü
Erken Seçim İttifat Ve Muhalefet
Seçimler Yaklaşırken Ak Partiye Düşen
Ümmet Ve İnsanlar
İmtihandan Kaçış Yok
Hilafet Ve Saltanat Farkı
Davadan Dönmeyeceğiz
Organizeye İhtiyaç Var
İslam Ve Ümmet
Cömert Cimri Ve Cennet
Hakk’a Kurban Olan Genç
Ne dersiniz, yapıyorlar mı?
Ne dersiniz, yapıyorlar mı?
İhlâslı Olmak
Ne Kadar Muhtacız!
Ak Parti’nin İmtihanı
İman ve Vicdan
Kul Hakkı Çok Önemlidir
Âhiret Rüsvâlığı
Geceleri İbadetle Geçirmek
Batıcı Laik Kesim Ve Uzlaşma
Helal Gıda
Kardeşlik Cevheri
Sünnet Müdâfaası
Ahlaksız Olmaz
Örnek İnsan
Vazifeler
Sevelim Sevilelim
Hüsn-i Zan Kulluğun Güzelliğindendir!
Kader Sırdır
Gerçek Bahtiyarlık
Çağ Ve İslam
İman Kesin Olmalıdır
Tevhid’deki Vahdet
Darbecilerin ve Destekçilerinin Yüzlerine Tükürün
Bayramla Muhabbeti
Kalp ve Kur’an
Birliktelik Önemli
Din Özgürlüğü mü Dediniz?
Ramazan Ve Teravih
İstanbul Ve Fetih Düşüncesi
İNSANIN SORUMLULUĞU
Rıza ve Muhabbet
Hak İçin Gayret
Kimsenin Yaptığı Yanına Kâr Kalmaz
Üç Riyâkâr
İstiklal Marşımızın Önemi
Allah’ı Herkesten Çok Sevmeliyiz
İstikâmet Ehli Olmak
Şeytan Ve Günah
Bizde Zina Suçtur ve Ayıptır
Hayat Ölüm Ve Kader
Bölücülük
Bir Şeyler Yapmak Lazım