Yazılar

Seçimlerden Çekilen Aday

Acaba şu iki hadiseyi okuduktan sonra seçimlerden çekilen bir aday olur mu? Bilmem, belki de olur. En azından derin derin düşünen ve “nasıl bir işe çatmışız?!” diyen bulunur inşallah!

Adiyy İbn-u Amire el-Kindi (radiyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (A.S) buyuruyorlar ki:

-Bir işe memur tayin ettiğimiz kimse, bizden bir iğne veya ondan daha küçük bir şeyi gizlemiş olsa, bu bir hiyanettir (gulül), kıyamet günü onu getirecektir.

Bunun üzerine, Ensar'dan bir zat kalkarak:

-Ey Allah'ın Rasulü! Şu vazifeyi benden geri al! dedi, Hz. Peygamber (a.s.):

Zikir faziletli bir ibadettir

Zikir, hatırlamak, unutmamak demektir. Biri genel anlamda biri de özel anlamda olmak üzere iki çeşit zikir vardır ve ikisi de kıymetlidir.

Genel anlamda zikir, hayatın her anında Allah Teâlâ ile beraber olmak, her işi yaparken onu ve kanunlarını hatırlamak, yaptığı işi onun ölçüleri içinde yapmaya dikkat etmektir. Alırken, verirken, söylerken, evlenirken, boşanırken… hep Allah Teâlâ’nın rızasını düşünmek ve işi o rızaya nasıl erişecekse öyle yapmaktır. Hakiki ve daimi zikir de budur ve semeresini Allah dostluğu olarak muhakkak verecektir.

İslam Laiklik ve İdareciler

Allah'a en sevgili amel, kişiyi Allah'a en sevdiren ve manen O’na en yakın kılan, dost kılan, velî kılan amel, Allah Teâlâ’nın farz kıldığı amellerdir. Çünkü onu Allah farz kılmıştır ve kul Allah'a inanarak, severek, ihlasla ve içtenlikle itaat etmektedir.

Bir de nafile ibadet ve ameller var kişiyi Yüce Allah'a yaklaştıran. Bunlar bir derya gibidir, ucu bucağı yoktur. İnanarak, severek, ihlasla ve içtenlikle ne kadar çok yapılırsa kişiyi, manen Allah Teâlâ’ya yakın kılar, manevi yakınlığa kavuştururlar.

Allah Teala bir kudsi hadiste şöyle buyurmuştur:

Baro mu Ana Muhalefet mi?

İnternete düşen ses kaydında Mukaddes Eruygur, İstanbul Barosu'ndan şöyle bahsetmişti:

"Şimdu bu Zekeriya Öz 13. Mahkemede. İtirazlarımızı bunlar kapatıyor. 12. Ve 14. Mahkemeler bizdenmiş. Ankara Barosu, İstanbul Barosu, İzmir Barosu hazırız biz dediler. Teşekkür ettik herkese.”

Adı geçen işte o Baro’dan, o İstanbul Barosu'ndan, Muammer Aydın ile gündemde yer alan Ergenekon davası ve seçimle ilgili değerlendirmeler ve yeni açıklamalar geldi.

Allah konuşturmuş!

“Mustafa Balbay Ergenekon operasyonları kapsamında ilk kez gözaltına alındığında bilgisayarlarına da el konulmuştu. Uzun süren bir sorgulama sonrasında Balbay tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış, bilgisayarları ise diğer yüzlerce bilgisayarın arasına kaldırılmıştı.

Aslında ne olduysa bundan sonraki süreçte oldu. Mustafa Balbay gözaltı sonrasında yaptığı bir konuşmada tecrübeli bir 'abi'sine laf arasında günlüklerden bahsetti. "Neyse ki bizim günlükleri bulamadılar, bulsalar yanmıştık" dedi ve der demez de sözleri dinlemeye takıldı.

“Maraş’tan Bir Haber Geldi”

“Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopteri düşmüş Maraş’ta” dediklerinde ilk aklıma gelen “inna lillah ve inna ileyhi raciûn” demek oldu.

Haberi veren hemen atıldı: “Ölmemiş. En azından öldüğü belli değil.”

Dedim ki “bu ayet her musibet anında söylenmesi güzel olan bir sözdür. İlle de ölüm için değil.”

“Allah Allah! Bunu da ilk defa duyuyorum.”

“Neyse, nerede olmuş bu kaza?”

“Haberler karışık. Ama giderek Berid dağlarından şüpheleniyorlar.”

“Eyvah!”

İlk Değerlendir meler

Bu yazının başına oturduğumda sonuçlar üç aşağı beş yukarı belli olmuştu. Bir iki sürprizin dışında olağanüstü beklenmedik bir durum yoktu.

O sürprizlere gelince, Diyarbakır, İzmir, Antalya, Urfa ve kısmen Adana sayılabilir.

Ben siyasette uzman değilim. Ama ülkesinin gündemini takip eden birisi olarak bazı düşüncelerim var ve onları sıcağı sıcağına sizinle paylaşmak istiyorum.

Bu seçimin galibi hiç şüphesiz Ak Parti’dir. Ekonomik krize rağmen bu oyu alması bence başarı.

Her Seçimde Hüzünlenirim

Seçim günü güneşli, ılık, temiz, pırıl pırıl bir hava vardı. İnsanlar yollarda güzel elbiselerini giymiş şen şakrak konuşarak sandıklara doğru gidiyorlardı. Okul bahçesi de öbek öbek oturan ve tatlı tatlı sohbet edenlerle doluydu. Ama nedendir biliyorum, benim içimde yine hüzün vardı…

Tanıdıkların selam ve iltifatlarına, hal hatır sormalarına tabi ki güler yüz ve tatlı dille karşılık veriyor, onlara yansıtmamaya çalışıyordum, ama içimden oldukça hüzünlüydüm.

Neydi beni hüzünlendiren? Muhsin Yazıcıoğlu merhumun acı kazası mı?

Çocuk Haklarından Öncelikli Sorumluluk

Ali Bulaç Bey çocuğun velayetini konu edindiği bir yazısında şöyle diyor:

“İslam'a göre çocuğun velayeti ebeveyne aittir, bu icma ile sabit bir hükümdür. Modern bakış açısından çocuğun velayeti devletin uhdesindedir. Devlet, anne babaya sormadan, onların rızasını almadan çocuğa dilediği eğitimi (müfredat, içerik, ders çeşidi vs.) verme hakkına sahip olmaktadır. Başörtüsü yasağının kalkmasını samimiyetle savunan liberal aydınlar, sıra velayet konusuna geldiğine, anne-babanın seçimi yerine devletin karar ve icraatlarının doğru olduğunu savunmaktadırlar.”

İslamî Muhalefetin Kaynağı

Bir önceki yazımızı şöyle bitirmiştik: “Soru şu; Müslümanlar, bulundukları ülkede kendi yönetimlerini oluşturamazlarsa ne yapacaklar?”

Müslümanlar, bulundukları ülkede kendi yönetimlerini oluşturamazlarsa, hiç olmazsa temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alan anlaşmalar yapabilirler.

Böyle bir anlaşma varsa, aslında İslam dışı yönetime itaat değil, yapılan anlaşmaya riayet etmek söz konusu olacaktır.

Sayfalar