İsyan / Ayaklanma / Kalkışma

 

 Bizim hukukumuzda bu konu genellikle “Halifenin Azli” meselesinde gündeme gelir. Daha önce açıklandığı gibi, halife olmanın belli şartları vardır. O şartları kendinde bulunduran ve meşru bir yolla halife seçilen kişide prensip olarak, görevini engelleyici bir kusur bulunmadığı sürece, yukarıda anlatıldığı gibi ömür boyu veya belli bir seçilme süresinde halifeliği devam eder.

Bu şartlar kaybedilir veya görevini yapmasını engelleyici bir kusur bulunursa, halife azledilir ve yerine o makama layık bir ehil kişi seçilir.

Halifenin görevden alınmasını (azledilmesini, hal’edilmesini) gerektiren kusurları iki gurupta inceleyebiliriz:

1-Bedeninde meydana gelen noksanlık.

2-Din, ahlak ve adaletinde meydana gelen noksanlık.1

Biz burada ayrıntılara girmiyoruz. Geniş bilgi arzu edenleri kaynakta belirtilen eserler veya bizim “İslam’da Devlet Ve Siyaset” kitabımıza havale edelim. Şimdilik şunları kaydedelim:

Devlet reisi, anayasa hükümlerini ve şer'i hükümleri ihlal ettiği zaman yargılanır. Devlet reisinin ithamı, yargılanması ve azli ile alakalı hususları ve kaideleri kanun tanzim eder. Sonuçta kafir, zalim ve fasık olan halifenin azledilmesi gereğinde bir ihtilaf yoktur. Sorun bunun nasıl yapılacağındadır.

Esas mesele bundan sonra başlıyor. Tartışılan asıl nokta, halife azil karşısında direnirse ne yapılacağıdır. Böyle zalim halifeye karşı ayaklanmak ve silah çekmek caiz midir?

Bu soruya üç ayrı içtihatla cevap verilmiştir:

1-Devrimci Görüş: Buna başkaldırı, kıyam, huruc da denilmiştir. Hariciler, kısmen Mutezile ile Şiadan Zeydiyye, İsmailiyye, Keysaniyye'nin görüşü olarak bilinir. Kapsamlı ve köklü bir değişim için netice neye mal olursa olsun, fasık halifeye karşı ayaklanılır ve azledilir.

2-Sabırcı Görüş: Ehli sünnetin çoğunluğu ve İmamiye  Şia'sının görüşleri olarak bilinir. Zalim imamın durumu bilinmekle beraber düzeltmek için her hangi bir iradi müdahelede bulunulmayacak, kalben sevilmese ve buğzedilse bile isyan edilmeyerek itaata devam edilecek, şahsa yapılan zulme sabredilecektir.                                                   

Özellikle belirtelim ki bu itaat, halifenin dine aykırı emirlerine itaat asla değildir. Zira "Halika (yaratıcıya) isyan olan konuda mahluka itaat yoktur", "İtaat marufadır". Bir bakıma “pasif direniş” ve “sivil itaatsızlık” kavramlarının fiilen uygulanması da denilebilir.

3-Temkinci Görüş: Ebu Hanife ve Mutezile’den bazılarının görüşüdür. Bekleme, gözetme, fırsat kollama, başarı şartlarını arama, şartların oluşmadığı durumlarda sabırla bekleme anlamındadır. Buna göre eğer ellerinde yeterli güç ve kuvvet varsa ve isyan büyük bir zarara sebep olmayacaksa halifeye isyan edilerek makamından azledilmelidir. Zalim, fasık bir halifeye itaat edilmemelidir. Bunlara göre, ayaklanmanın ve silah çekmenin doğuracağı zararla, günahkâr ve zalim devlet başkanının göreve devam etmesindeki zarar karşılaştırılıp, bu iki zarardan hangisi daha az ve hafif ise onu tercih etmek gerekir.2

Temkin veya Temekkün denilen bu görüş, devrim ile sabır arasında bir orta yoldur. Bir yandan sabırdır ama aynı zamanda harekete geçmeye hazır, içinde düzeltme için müdahale arzusunu taşıyan bir sabırdır. Bir yandan da başarıyı mümkün kılan güç ve kudretin toplanmasını bekleyen "gizli" bir devrimdir.3

Bir gerçeği tekrar vurgulayalım; bütün bu görüşlerin ortak bir yanı vardır: Şekli ve biçimi değişik olsa bile zalim, fasık ve günahkar başkana takınılan ortak tavır ve tepki; ret ve buğzdur.

Bu görüşlerin ayrıntılarını “İslam’da Devlet Ve Siyaset” kitabımızda bulabilirsiniz.

  

 1 Meverdi a.e.g. s. 20-25; Ferra, el- Ahkamu’s Sultaniye, s. 23 vd. Konuyla ilgili bilgiler için bkz. Nebhan a.g.e. s. 470; Ahmet Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi, 1/216; Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku 1/97; Anahatlarıyla İslam Hukuku, 1/201; M. Beşir Eryarsoy, İslam Devlet Yapısı s. 219-224; Rayyis a.g.e. s. 450; Abdulkadir Udeh, İslam Ceza Hukuku ve Beşeri Hukuk, 4/192-223; Haşiyet-ü İbn-i Abidin, 4/264)

2 M.Ziyauddin Rayyis a.e.g. s. 450-457; Nevin Abdulhalik Mustafa, İslam Siyasi Düşüncesinde Muhalefet, s. 183 vd.; H. Karaman, Anahatlaryla İslam Hukuku, 1/201; Ahmet Akgündüz, a.e.g. 2 /216-217; Nebhani, a.e.g. s. 475 vd; Abdulkadir Udeh, a.e.g. 4/196 vd; Mevdudi, Hilafet ve Saltanat, s. 387-390; İbn Ağabeydin, 4/263-264

3 Nevin A. Mustafa a.e.g. s. 186